Spritizma ile ilgili internette araştırma yaparken rastladığım bir röportajı burada paylaşıyorum. Röportaj merhum Zeki Müren’ e aittir. Kendisinin Dr. Rafet Kayserioğlu ve Beyti Dost Tarikatı ile nasıl tanıştığını özetler niteliktedir. İşte Sanat Güneşi’nin bilinmeyen yönleri…
“Sahi, Zeki Bey… Bir başka alem dediğimiz, ya da ruhlar alemi dediğimiz bir başka dünyayla ilginiz, ilişkiniz var mıdır?” Bu soruyu da iyi ki sormuşum… Hiç bilmediğimiz, hiç duymadığımız bambaşka bir özelliği tanıdık Zeki Müren’in…
“Onu da anlatayım. ‘Dünya Sevgi Birliği’ diye bir birlik vardır. Dr. Rafet Kayserioğlu’nun başkanlığında. Yıllar önce, Band Reklam’da bulunmam gerekmeyen bir saatte bulunuyordum telefon çaldı ben reklama ben, band doldurmak için giderim. Telefondaki kişi Dr. Rafet Kayserioğlu idi ve beni arıyordu. ‘Emir aldık bazı yerlerden, sizi şu an filanca adreste bekliyoruz’ dedi. Verilen adrese gittiğimiz de, onlar beni kapıda bekliyorlardı. Medyum arkadaşın adı Özcan’dı. Beni kabul ettiler.
İçeride müslüman ve gayrimüslim otuz kişi vardı. Yüz, kalbin aynasıdır derler, o kişilerin de iyi insanlar oldukları yüzlerinden belliydi. Ben ilk defa böyle bir celsede bulunuyordum. Heyecanlandım. Ne olduğunu pek anlayamadım. Beyti Dost diye… Nasıl anlatayım bilmem… Mertebeden tabirini kullanayım. O mertebeden mesaj aldıklarını, Zeki Müren’in de aralarına katılması gerektiğini anlattılar. Hayret etmedim. Bana ‘Beyaz Güvercin’ mertebesini layık gördüler. ‘Beyaz Güvercin’in ne olduğunu sorduğum zaman, ‘İnsanla peygamber arasında bir kat, bunu size Tanrı vermiş. İnsanüstü bir yerdesiniz’ dediler.
Bu, iki üç seansta makara bandlara kaydedilmiş durumdadır. Aynı birlik duruyor, onların muhafazasındadır. Her sanatçı insanüstüdür. Hayret etmedim. Tanrı vergisi olarak, normal insanların biraz fevkinde bir yaratıcılık taşıyan, daha doğrusu bu hasretin Tanrı tarafından layık görüldüğü bir kul olarak ben yalnız kendimi değil, dünyadaki tüm sanatçıları kabul ediyorum. Gelelim, ‘Sevgi Birliği’ne ‘Beyaz Güvercin’ mertebesi bana onlar tarafından verildi ve bir de ‘Ruh Dünyası’ isimli mecmualarına kapak yaptılar beni. O kadar tenkide uğradılar ki, ertesi sayıda, başyazı izah etmek zorunda kaldılar. ‘Beyti Dost’tan aldığımız mesaja göre Zeki Müren bizim grubumuza katılmalıdır ve de kendisine ‘Beyaz Güvercin’ mertebesini veriniz. O, diğer insanların üstünde bir kademedir’ deyip, açıklama yaptılar. Bu, onların iddiasıdır. Ben öyle bir iddiada değilim, sakın yanlış anlaşılmasın. Allah güzel bir ses verdiyse, ben de onu Allah’a bin şükür, gayretimle iyiye kullandımsa, her sanatçı bence, etkileyici olduğu sürece insanüstüdür. Ben sadece ‘Sevgi Birliği’nin bana layık gördüğü durumu anlatmak istiyorum”
“Devam etmediniz mi celselere?”
“Ondan sonra ben iki celsede daha bulundum. Birinde benim de medyum Özvan gibi uyuyup, uyuyamayacağımı denediler. Beni tam uyudu zannettiler. Gözlerim aralıktı, tam uyumamıştım. Gözlerimin arasında, karşımdaki o muhterem beylerin ve hanımların adeta secde eder duruma geldiklerini gördüm. Çok irkildim. ‘Ben bir kulum, ben de terlerim, benim de tükürük bezim veya gözlerim sulanabilir, saçlarım yağlanabilir’ diyerek, çok değişik bir duyguyla kendimi çektim. Eğer bu satırları okuyorlarsa, kendilerinden özür diliyorum. Amma benim de aldığım bir mesaj, yani vicdanımın ve ruhumun etkilenmesi sonucu beynimin verdiği karar, ona da mesaj diyelim, o mesaj Beyti Dost’tan değildi amma çok daha büyük bir kudretten, Yaratan’dandı, bana, ‘Devam etme bu gibi toplantılara’ gibi bir fikir geldi ve kendimi çektim. Kendilerinden özür diliyorum”
“Yani bir çeşit kaçma oldu bu?”
“Öyle de denilebilir, belki”
…
Röportaj: Mete Akyol
www.meteakyol.com.tr