5. ÜNİTE – SANAT FELSEFESİ
1. Ege’deki bir koyu, tasarladığı otele uygun olduğu için güzel bulan bir mimar ya da incelemek istediği canlıları barındırdığı için beğenen bir biyolog estetik bir tavır içinde değildir. Aynı koyu, yalnızca, kıyıya vuran dalgaların izlerinden, yamaçtaki ormanın suya yansımasından etkilenerek beğenen bir kişinin bu tavrı estetiktir.
Buna göre, aşağıdakilerden hangisi estetik tavrın belirleyici bir özelliğidir?
A) Kişinin bir nesneyi kendi ölçütlerine dayanarak beğenmesi
B) Kişinin hoşuna giden bir nesnenin çoğunluk tarafından da beğeniliyor olması
C) Kişinin, ilgi duyduğu nesneye çıkar gözetmeyen bir beğeni ile yönelmesi
D) Kişinin beğenisinin nesnenin bütününe değil, belirli özelliklerine yönelik olması
E) Kişinin bir nesne ile ilgili beğenisini başkalarıyla paylaşmak istemesi
(1999-ÖSS-İPTAL)
2. Estetik, güzel üzerine düşünme çabasıdır. Refik Fersan’ın bir saz semaisi, Mikelanj’ın bir heykeli güzel olduğu, bizde hoş ve soylu duygular uyandırdığı gibi, bir atın yürüyüşü veya bir kentin sokakları da güzel olabilir ve bizde benzeri duygular uyandırabilir. Estetik, güzeli bütün alanlarda, sanat felsefesi ise yalnızca sanat yapıtları çerçevesi içinde sorgular. Başka bir deyişle, sanat felsefesi, estetiğin kavram ve problemlerini sınırlı bir alanda inceler.
Bu parçaya dayanarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?
A) Güzellik sanat ile sınırlı değildir; başka alanlarda da söz konusudur.
B) Estetik, doğadaki veya çevremizdeki bir olayın güzel olup olmadığını sorgulayabilir.
C) Sanat felsefesinde ele alınan bazı kavramlar, estetiğin kapsamına da girer.
D) Güzel, hem estetiğin hem de sanat felsefesinin konusu olabilir.
E) Sanat yapıtı doğadaki güzelin, sanatçının yorumuyla yansıtılmasıdır.
(1999 – ÖSS)
3. Bir tabloda gökyüzünün mavi, otun yeşil olmasını bekleyen kimseler, tabloda başka renkler görünce şaşırırlar. Oysa, mavi gök ve yeşil çayırlara ilişkin her şeyi unutmayı bir denesek; dünyaya sanki başka bir gezegenden şimdi gelmişçesine bakıp onu ilk görmüş gibi olsak, işte o zaman nesneler değişik renklerle görünürlerdi bize. Ressamlar da bazen başka bir gezegenden gelmiş gibi, dünyayı yepyeni bir gözle görmemizi isterler. Bize, doğadaki varlıkların güzelliklerini görmeyi öğretenler de onlardır. Onları izleyip, onlardan bir şeyler öğrenirsek, pencereden dışarı bakmak bile heyecan verici bir serüvene dönüşecektir.
Bu parçada, sanat eserinin hangi özelliği vurgulanmaktadır?
A) Sadece, güzel olması amacıyla yapılması
B) Bir benzerinin olmaması
C) Belirli bir sanat akımının izlerini taşıması
D) Sanatçının öz ve biçim arasında kurduğu dengenin bir sonucu olması
E) Dünyayı, alışık olunandan farklı bir anlayışla yansıtması
(2000-ÖSS)
4. Estetik beğenilerin tartışılamayacağı sözü doğru olabilir; ama bu, beğeninin gelişebileceği doğrusunu da dışlamamalıdır. Bunu, herkes, herhangi bir alanda, günlük yaşantısından çıkarabilir. Örneğin, değişik müzik türleri dinlemekten pek keyif almayan birisi, müziğin diğer türlerini inceleyecek vakit, istek ve fırsat bulsa, yeğlediği türü ve tarzları yanılmadan ayırt edecek düzeye gelebilir; artan bilgisi de müzikten daha ince tatlar almasına katkıda bulunabilir. Aynı şekilde bir kişi değişik minyatürleri seyrede seyrede minyatür sanatı konusunda bir anlayışa ve seçiciliğe ulaşabilir.
Bu parçaya dayanarak aşağıdaki yargılardan hangisine varılabilir?
A) Sanat hakkında bilgi sahibi olmak için sanata eleştirel bakmak gerekir.
B) Yapımı çok zaman ve emek gerektiren yapıtlar çoğunluk tarafından beğenilir.
C) Sanat yapıtları ancak o ürünü yaratan sanatçılar tarafından açıklanabilir.
D) Üzerinde görüş birliğine varılan yapıtların sanatsal değeri vardır.
E) Sanattaki beğeni, karşılaşılan eserler çeşitlendikçe gelişir.
(2001-ÖSS)
5. Büyük bir sanat yapıtı karşısında kişi, dünyaya bakış açısının genişlediğini, hem dünyayı hem de kendi benliğini kavrayışının derinlik kazandığını görür. Yeni bir ışık altında bakar her şeye, birçok şeyi ilk kez görür; ama hep olgunlaşarak bakar. Her yapıtın dünyası, bir bakıma, onu algılayanın dünyasıyla bütünleşir; iki dünyanın karşılıklı alışverişinden kendi benliğinin aydınlandığını gözler kişi.
Bu parçada bir sanat yapıtının hangi özelliği vurgulanmaktadır?
A) İnsan doğasını yansıtması
B) Sanatçının duygularını dile getirmesi
C) İzleyen kişiyi geliştirmesi
D) Bir eşinin daha bulunmaması
E) Bir yarar gözetilerek yapılmaması
(2001-ÖSS)
6. İnsan olarak yaşantılarımız ve iç dünyamız bilinmeyenlerle, keşfedilmemişliklerle doludur. Sanat, insanın iç dünyasını keşfetmeye, adlandırmaya çalışır. Sanat yapıtında okursa, seyirciye, dinleyiciye sunulan, onun için yeni olan bir yorumdur. Bir şiir, bir resim, bir senfoni insan için hep yeni bir keşif, yeni bir adlandırmadır. Gerçekten de bir sanat yapıtıyla ilk kez karşılaştığında insanı şaşırtan budur.
Bu parçada, bir sanat yapıtı karşısında duyulan şaşkınlık aşağıdakilerden hangisine bağlanmaktadır?
A) Dünyayı eleştirel bir bakış açısıyla yansıtmasına
B) İnsanın anlayamadıkları karşısında duyduğu korkuyu gidermesine
C) İnsanı, önceden farkına varamadığıyla karşı karşıya getirmesine
D) İnsana hoş duygular yaşatmasına
E) Başka sanat yapıtlarında ele alınmamış bir konuyu işlemesine
(2002-ÖSS)
7. Kitap okuyan bir çocuğun, kendisini kitabın konusunda kaptırması, söz gelişi zavallı Robinson’un adadan kurtarmak için kafa yorması, sanat yapıtının doğası yönünden ilginç bir durumdur. Elindeki romana dalmış bir yetişkinin, odaya başka birinin girmesiyle birden irkilmesi, gerçek dünyaya ancak birkaç saniye duraksadıktan sonra uyum sağlayabilmesi de böyle bir durumun sonucudur. Bu iki örnekte de romanın kurmaca yapısı, okuru yaşadığı dünyadan çekip olayların salt duyularla izlenemeyeceği bir dünyaya itmiştir.
Bu parçaya dayanarak sanat yapıtıyla ilgili aşağıdaki genellemelerden hangisine ulaşılabilir?
A) Düş gücüyle keşfedilebilecek ayrı bir dünyası vardır.
B) Sanatçının dünyaya bakış açısını yansıtır.
C) Yaşamın değerinin kavranmasına yardımcı olur.
D) Temel amacı, gerçeğin kavranmasını sağlamaktır.
E) Gerçek dünyayı yücelterek yeniden kurgular.
(2002-ÖSS)
8. Kimi sanatçılar dünyayı, ona ilişkin her türlü bayat algının; pembe ten, sarı veya kırmızı elmalara ilişkin her türlü önyargının dışında, yepyeni görmemizi isterler. Basmakalıp düşüncelerden kurtulmak kolay değildir elbette. Ama bu kalıplardan kurtulan sanatçılar, genellikle en ilginç yapıtlarını veriyorlar. Bize, doğadaki varlıkların hiç düşlemediğimiz, yepyeni güzelliklerini görmeyi öğretenler de onlardır. Eğer onları izleyip onlardan bir şeyler öğreniyorsak, pencereden dışarı bakmak bile heyecan verici bir serüvene dönüşecektir.
Bu parçaya göre, sözü edilen sanatçılar bize aşağıdakilerden hangisini kazandırmaktadır?
A) Heyecanları denetleme yetisi
B) Değerleri karşılaştırma yetisi
C) Renkleri doğadaki gibi algılama yetisi
D) Farklı güzellik anlayışlarını kabul etme eğilim
E) Doğadaki güzellikleri resme yansıtma isteği
(2003-ÖSS)
9. Bizleri sanata yönelten güçlü dürtülerden biri de gündelik hayatın acı verici kabalığından, sıkıcı monotonluğundan ve sürekli değişen kişisel istekler zincirinden kaçma gereksinimidir.
Bu cümlede sözü edilen gereksinim, sanatta özellikle hangi yolla giderilir?
A) Belirli bir üslubu sürdürme
B) Alanını sınırlama
C) Kurmaca dünya oluşturma
D) Kalıcı yapıtlar verme
E) Kullanacağı tekniği belirleme
(2004 – ÖSS)
10. Ben elime fırçayı alıp resim yapan biri değilim. Gene de usta ellerden çıkma görsel yapıtların seyrine öyle kaptırırım ki kendimi… Ama neyleyim, benim konumumda birinin eski Çin resimlerine erişme olanağı pek yok. Buna karşılık elimi uzatır uzatmaz eriştiğim Çin şiirleri var. Bunların çoğu, o resimlerle akraba. Demek ki resim özlemimi şiirle giderebilecek durumdayım.
Bu parçaya dayanarak sanatla ilgili aşağıdaki genellemelerden hangisine ulaşılabilir?
A) Farklı sanat dalları benzer duygu ve düşünceleri yansıtabilir.
B) Sanat yapıtının ortaya çıkışında izleyicinin de rolü vardır.
C) Kimi sanatçılar, sanatın birkaç dalıyla ilgilenir.
D) Sanat yapıtları eskidikçe değer kazanır.
E) Sanattan anlamak uzmanlık gerektirir.
(2004-ÖSS)
11. Sanatta, nesnelerin bildiğimiz anlamından kopabilmemiz, onları düşündüğümüz gibi değil, oldukları biçimde kabul edebilmemiz gerekir. Örneğin, bir tabloda, ekmek fırını camekânında bir dikiş makinesiyle bir şemsiye bir arada olabilir. İşlevi saf ve kesin bir biçimde saptanmış gerçek bir nesnenin (bir şemsiye) kendinden çok uzak bir başka nesneyle (bir dikiş makinesi) birlikte, her ikisi için de garip kaçan bir yerde (bir fırın camekânı) bir arada olmaları, kendiliğinden bu nesneleri işlev ve kimliklerinden ayırır. Bu nesneleri eski anlamlarıyla görmek bir yanılgıdır. Artık onlar, gerçek, şiirsel, yepyeni bir anlama kavuşmuştur.
Bu parçada aşağıdaki görüşlerden hangisi öne sürülmektedir?
A) Var olmanın anlamı sanatçıya göre değişir.
B) Gerçek sanatçı, yapıtlarında doğanın gizemini yansıtır.
C) Sanatçı, yapıtında kendi kişiliğinin ipuçlarını verir.
D) Sanat, doğadaki gerçekliğe farklı bir anlam kazandırır.
E) Sanatın amacı güzeli ortaya koymaktır.
(2005-ÖSS)
12. Ressam sadece resim yapar, kendi düşüncelerini resme yapıştırmaz.
Sanatçı eserini gerçekleştirmesindeki niyetiyle değil, yalnızca gerçekleştirdiği eserin niteliğiyle övgüyü hak eder.
Bu iki yargıdan çıkarılabilecek ortak sonuç aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanatçının görevi toplumu aydınlatmaktır.
B) Sanatçı yaşadığı kültürün etkisindedir.
C) Sanatta önemli olan, sanat eserinin kendisidir.
D) Her izleyici sanat eserini kendine göre yorumlar.
E) Sanatçının niyeti, sanat eserinin niteliğini belirler.
(2007-ÖSS)
13. Doğalcılığı modern resmin karşıtı olarak görenler var. Şimdiye kadar doğal bir sanat eseri gören var mı, bilmek isterdim doğrusu. Doğa ve sanat iki ayrı şeydir, aynı olamazlar. Doğadan ayrı bir şey olan düşüncemizi sanat yoluyla dışa vururuz. Doğayı olduğu gibi resimlemeye inanan sanat bile her zaman sanat olmuştur, doğa değil.
Bu parçadan çıkarılacak sonuç aşağıdakilerden hangisidir?
A) Doğa ve sanat özdeş kavramlardır.
B) Sanat doğanın kopyasıdır.
C) Sanat doğadan üstündür.
D) Sanat ve doğa farklı varlık alanlarıdır.
E) Modern resim, resim sanatının son aşamasıdır.
(2008-ÖSS)
14. Bir resim, düşünülerek bulunmaz, bizzat ele alınmadan kurgulanmaz. Bir insanın düşüncelerinin değişmesi gibi, bir resim de yapılırken sürekli değişir. Ve hatta bittiğinde bile, ona bakanların bilinç durumlarıyla bağlantılı olarak değişmeye devam eder. Günden güne ve yaşamın bize dayattığı değişimlere katlanarak… Bir canlı gibi resmin de kendine özgü bir yaşamı vardır. Aslında bu çok doğal, resim ona bakan insan aracılığıyla yaşar.
Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?
A) Resim alımlayıcıya göre şekillenir.
B) Sanat ürünü olmuş bitmiş bir yapıda değildir.
C) Sanatçının yapmayı düşündüğüyle yaptığı aynı değildir.
D) Sanat ürününün varlığı alımlayanın olmasına bağlıdır.
E) Sanat yapıtı olmadan sanattan söz edilemez.
(2009-ÖSS)
15. Michelangelo bir anıt heykel yapmak üzere görevlendirilir. Heykelinde kullanacağı malzeme için mermer ocağına gider. Sanatçı, kendilerini eşsiz heykellere dönüştürecek yontma kalemini bekler gibi görünen o mermer kütlelerin karşısında, coşkuyla kendinden geçer. Böylece ocaklarda altı aydan fazla zaman geçirir. Oysa mermer kütlelerin içinde uyuyup kalmış figürleri kurtarmak için bir an önce işe koyulması gerekirdi.
Bu parçaya göre sanatçının işlevi aşağıdakilerden hangisidir?
A) İdeale uygun sanat eseri ortaya koymak
B) Doğayı aynen yansıtmak
C) Yeni bir form yaratmak
D) Hayal gücünün sınırlarını zorlamak
E) Malzemeyle sınırlı sanat etkinliğinde bulunmak
(2010-YGS)
16. Bir Japon filminde, evlenecek çift baharda çiçek açmış kiraz ağaçlarının çevrelediği yolda yürüyordu. Görüntü harikaydı, beni çok etkilemişti. Japon inançlarında çiçek açmış kiraz ağacının, muhteşem güzelliği nedeniyle kutsal sayıldığını daha sonra bir belgeselden öğrendim. Bunu öğrenmiş olmam o görüntüyle ilgili estetik yargımı değiştirmedi.
Bu parça aşağıdaki yargılardan hangisini destekler niteliktedir?
A) Sanat eserinin topluma vereceği bir ileti olmalıdır.
B) Estetik yargılar güzelin bilgisinden çok, alınan hazza bağlıdır.
C) Doğada güzel olanlar sanatta da güzeldir.
D) Sanatın amacı güzeli ortaya koymaktır.
E) En az bir süje haz alıyorsa o sanat eseridir.
(2010-YGS)
17. Sanat eserleri diğer nesneler gibi vardır. Resimler bir şapka veya palto gibi duvarda asılı dururlar. Sözgelimi Van Gogh’un bir çiftçinin ayakkabılarını gösteren resmi bir sergiden diğerine taşınıp durur, aynı Zonguldak’tan gönderilen kömür veya Karadeniz ormanlarından gönderilen tomrukların taşınması gibi. Cemal Süreya’nın şiirleri, bir öğrencinin sırt çantasında diğer eşyalarıyla bir arada bulunabilir. Beethoven’in eserleri kitapevlerinde raflara tıpkı kırtasiye malzemeleri gibi yerleştirilir. Yine de bir şeyi sanat eseri olarak görüp diğer nesnelerden ayrı tutuyorsak o, estetikle ilgili görüşlerimize uygun demektir.
Bu parçaya göre sanat eseri diğer nesnelerden hangi açıdan ayırt edilir?
A) Estetik kaygılarla oluşturulmasıyla
B) Doğayı aynen yansıtmasıyla
C) Alımlayıcının değerlendirme biçimiyle
D) Evrensel nitelik taşımasıyla
E) Yaratıcısının düşüncesini içermesiyle
(2011-YGS)
CEVAP ANAHTARI: 1-C 2-E 3- E 4-E 5-C 6-C 7-A 8-D 9-C 10-A 11-D 12-C 13- D 14-E 15-E 16-B 17-C