Bir küfür bin duayı ezerken sen sadece hayatın anlamını düşünürsen yenilirsin. Çünkü hayat, en güzel, en dişi yalandır. Çünkü sessizlik iyi gelir ruhuna, her aldığın yara gibi tazedir ve hayat hala durur başucunda. Uykusuzsan ve yalnızsan yapacak bir şey yoktur. Çoktan ölmüşsündür.
Gece ilerlerken, lanet zaman akarken sen sadece beklersin. Tıpkı bir ucubenin saltanatını sürmesi gibi karamsarlığın yağlı duvarlarda gezinir. Her organın çırpınır hastalıklı bedeninde. Sabahın gelmesini beklerken, tanrı sana tek cümleyi bağışlar:
SENİ UNUTTUM!
Unutulan bir şey daha var. Tanrının en güzel cümleleri şeytandan çalıntıdır. Acı ve bir o kadarda senin olan tek tesellin budur işte. Sen ancak unutulan bir ruhun gölgesi olabilirsin. İşte sana biçilen değer, yani anlamın! Sıfırın altında can çekişmen hep bu yüzden…
her müzik dinlenmez
her aşk masum değildir
hayatın içinde yüzerken
sen sadece nefesini dinle
ve şeytana uy
Evet, bu senin kısa öykün. Boynuna asılan yaftanda yazılanları hatırla? Harfsiz tarif edilen adresler gibi bomboş ruhun ve gün geciktikçe daha da büyüyor huzursuzluğun. Çünkü boynunda asılan şey senin idam madalyan… İçinde yazanlar ise berbat bir cinnetin habercisi…
Sen hiç olmadın, bense senin için yandım…
Peki cennet senin için neden bu kadar zor? Ateşler içinde uyandığın geceleri unutmadan şunu iyi bil: ” Sen hiç yazılmamış bir şiirsin. Kalemsiz ya da günahsız bir cümlenin can çekişmesi kadar göklere aitsin ” Bu dünyaya ait bir rüyanın tek sihirbazı sen… Gerçek olamazsın! Silkin ve uyan, kendi yarattığın sıradanlıktan.
Karanlık en iyisi… Melankoli tek yaratıcın… Sakın ağlama! Zayıfların bel kemiğinden yapılmış bir yataktır gözyaşı… Sen sadece şeytana dua et ve şeytanın kölesi ol! Adaletin kılıcını elinde tutan kim sence? Tarafını seç! Savaş! Merhamet meleklerden sonradan yaratıldı, tanrının ordusunda yürümektense, hayatın yaramaz çocuğu ol! Parçalara ayrılmış tarihin damarlı ellerinde ruhunu sakla! Kana doymayan zalim kralların soyunu takip et!
Kan hayat demektir… Kızıl gözlerinde inanç parıltısına yer verme! Asla!
Yol haritan… Ezberi bozulan insanlık gibi. Her yeri yamalı bir kafatası…
Tedavisi yok! Hastalığın adı: ” Kendine dönememek “
İrinle yazılan aydınlık masalının içine tükürmelisin! Karanlığın çocuklarıyla beslenen sürünün içine koyun postuyla gir! Parçala! Boz! Melezliğin ve inancın mahvettiği zamanı, kokuşmuşluktan kurtar! Savaşçıların dediği gibi:
Ölümde ve yaşamda birlikte… İşte şimdi omuz omuza çarpışan iki ruhun yoldaşlığını müjdeliyorum size:
İnsan artık tanrının çocuğu değil, şeytanın ta kendisidir. Bunu görebiliyorum, azgın sularda, kara bulutlarla sevişen havada, izbe ormanlarda… Her yerde…
Dilimin ucuna gelen ölümcül soruysa… Şu sefil hayatta, kanla yazılan bu yazıyı mezartaşına kazıyabilecek birileri var mı?
Can Murat Demir