Sevgilim;
Biliyorum kızacaksın ama yine de bu satırları yazmak istedim. Çünkü bazı şeyleri diğer insanlara hatırlatma vakti geldi de geçiyor. Unutma, bu bizim görevimiz. Rehber olmalıyız onlara. Bizim kaderimizde bu var.
Hatırlar mısın bilmem… Geçenlerde H. ile buluşmalarımızın birisinde sohbet arasında şunları konuşmuştuk, H. lafa bodoslama girerek bizi paramparça etmişti: “Abi ben artık Tanrı’ya farklı bakıyorum. Ben ona ulaşmaya hatta onun yanında olmaya çalışıyorum!”
Bu laf için kaç sene düşündü bilmem ama son sigara dumanından mütevellit ağzından çıkanları kulağı duymamıştı herhalde. Sonrasında şunları ekledi: “Ablam, canım ablacığım, güzel ablacığım, ben iyi bir insanım değil mi, buna iki kişi de inansa bence doğruluk payı var. Tanrı katında 2 kişinin şahitliği yetmez mi?” Cevap veremedik. Hazırlıksız yakalanmıştık. Şaşkınlığımız hayranlığa dönüşmüştü. H. bir peygamber edasıyla devam etti: “Ben iyi bir insanım ve artık başıma iyi şeyler gelsin istiyorum. Bunu istemek günah mı? İnsanların ikiyüzlülüğüne dayanamıyorum artık. Var evet var bir yerlerde iyi insanlar var demek istiyorum, buna da canı gönülden inanmak istiyorum.
Bu konuşmanın nasıl bittiğini hatırlamıyorum ama H. değişmeye başlamıştı. Bu sohbette senin de benim de payımız büyüktü. Onu biz değiştirmiş, sorgulamasını, düşünmesini sağlamıştık? Bazı insanlara kayıtsız kalmasını, herkesin hayatında kendisinin de bir rolünün olduğunu telkin etmiştik.
Hayır, biz olamayız. Biz bu kadar büyüdük mü sevgilim? Biz ne zaman büyüdükte bir başkasının hayatında etkili olmaya başladık? Ah sevgilim… Biz neyiz, bir rehber mi? Ama o sen değil miydin? Dershanelerde senelerce rehber öğretmenliği yapmamış mıydın? Antalya, Ankara, Finike, Kumluca… Hatta bir sürü öğrencin vardı. Arayıp duruyorlardı seni. Artık aramasalar da yine de seviyorsun değil mi öğrencilerini? Çünkü onlar senin rehberliğinde hayatı öğrendiler, neyin doğru neyin yanlış olduğunu ilk senden dinlediler. Felsefenin insan hayatına neler katabileceğinin canlı şahitleriydi onlar.
Neyse… H. hala aklımı kurcalıyor… Zihnimi ona bağlayan bir şeyler var gibi. Sanki onunla doğru yoldaymışız gibi hissediyorum. Bilmiyorum, senle ben farklıyız; insanların hayatlarını kurtarıyoruz, onları tekrardan yaşama uyandırıyoruz.
Aklıma düşen sorular ardı ardına geliyor. Biz ne zaman insanları etkilemeye başladık! Ne zaman evlendik te “fedakârlık” adında bir çocuğumuz oldu? Biz neden bu kadar iyi niyetli ve sıcakkanlı olmak zorundayız? Peki diğerleri? Onlar neden bizim gibi değil? Neden fedakârlıktan ve acıyı paylaşmaktan bu denli kaçıyorlar? Yoksa kötü olan biz miyiz diye düşünmeden edemiyorum sevgilim. Ne olur bana yardım et, aklıma rehberlik et ki ne olduğumuzu anlayabileyim. Biz neyiz? Doğru mu yapıyoruz? Bu yük ağır değil mi? Yardım et!
O masada oturan 3 kişiden biri de sendin. Neden H.’nin bu lafları sarf etmesine izin verdin? Neden ağzını kapatamadın, kelimelerle arası iyi olan sen ya da ben değil miydik? Hatırlamıyorum. Bu H. neler yapmış böyle, acının bir insanı olgunlaştırdığını duymuştum ancak bu denli bilgece konuşması sence de mümkün mü? Sen bir öğretmensin söyle bana!
Uzun zaman önceydi. İlk şiirimi taaa lise yıllarımda yazmıştım. Sonrasında düzinelerce makale, deneme, hikaye vs… Kelimelerle arası iyi olan bendim. Sonrasını biliyorsun zaten. H. de biliyor bunu. Ama neden böylesine bir cümleyi bizim yanımızda kurdu? Neden sigaranın son dumanını bekledi? H.’ye kim bu akılları öğretti sevgilim? Yoksa ben yokken hızlandırılmış bir felsefe kursuna mı yazdırdın bu çocuğu? Yine öğretmen damarın mı tuttu? Bu çocuk kaç sene düşündü de bu cümleleri bize layık gördü? Bunu hak edecek ne yaptık? Yoksa biz rehber olmakla görevli ruhlar mıydık? Şüphelenmeye başladım hocam. Söyle biz neyiz? Biz neyiz?
Can Murat Demir
tekamül ve kadercilik?
ne demek lazım şimdi?
tesadüf yok dersek eğer_
Ben buna ince çizgi diyorum… mukadderat ve tekamülün kesiştiği o ince çizgi.. kimilerine göre yazgı kimilerine göre ise tesadüf…
Bazı dostluklar ve birliktelikler tesadüf değildir. Hayat bu sayede olumlu ya da olumuz şekilde seyreder, insan bu sayede tekamül eder. Önemli olan herkesten bir şeyler öğrenebilmektir. Biz buna kısaca “HAYAT” “ACI” ve “DOSTLUK” birlikteliği diyoruz.