Ana SayfaDenemePorno Kültürü

Porno Kültürü

Porno kültürü, modernite ve teknolojiyle şekillenen bir alan olmasına rağmen, kökenleri açısından felsefi ve etik sorular barındırmaktadır. Michel Foucault’nun Cinselliğin Tarihi eserinde belirttiği gibi, cinselliğin denetlenmesi ve kategorize edilmesi, modern iktidar mekanizmalarının temel işlevlerinden biridir. Pornografi, bu denetimi hem pekiştiren hem de ona direnen bir alan olarak düşünülebilir; çünkü bir yandan arzunun disipline edilmesini gerektirirken, diğer yandan arzunun serbestçe dolaşıma girmesine olanak tanır. Foucault’nun “biyopolitika” kavramı üzerinden düşünüldüğünde, pornografi yalnızca bireysel hazlarla ilgili değil, aynı zamanda bedeni ve arzuyu yönlendiren büyük ölçekteki toplumsal düzenlemelerle de ilişkilidir.

kapitalizmin bir simgesi olarak porno

Slavoj Žižek, pornografinin çağdaş kapitalizmin bir simgesi haline geldiğini savunarak, onu “en uç noktaya taşınmış gerçekçilik” olarak tanımlar. Žižek’e göre, pornografi, izleyicinin gerçek cinsel deneyimiyle kıyaslandığında tatmin yaratmayan bir hiper-gerçeklik sunar ve bu, Jean Baudrillard’ın “simülakr” kavramıyla örtüşmektedir. Pornografi, gerçeğin kendisini değil, cinselliğin idealize edilmiş, manipüle edilmiş bir temsili olarak sunulur ve bu, izleyicinin arzularını şekillendirirken aynı zamanda onları tatmin edilmez bir noktada tutar. Burada, Guy Debord’un Gösteri Toplumu kavramına da başvurulabilir; pornografi, cinselliğin kendisinden çok, onun bir gösteri haline gelmesiyle tüketilir ve dolayısıyla hazdan ziyade bir görüntü ekonomisi yaratır.

mimesis açısından porno

Aristoteles’in Poetika‘sında ortaya koyduğu “mimesis” kavramı üzerinden düşünüldüğünde, pornografi sanatsal bir temsil midir, yoksa sadece bedensel dürtülerin mekanik bir yansıması mıdır? Kant’ın estetik yargılar teorisi, pornografinin sanattan ayrıldığı noktayı belirlemeye yardımcı olabilir. Kant, estetik deneyimi “çıkar gözetmeyen haz” olarak tanımlar; oysa pornografi, doğrudan fiziksel bir tatmin hedeflediği için bu tanıma uymaz. Ancak Georges Bataille’in arzunun sınırlarını zorlayan eserlerinde olduğu gibi, pornografi kimi zaman erotizmin ötesine geçerek bireyin bilinç sınırlarını keşfetmesine de olanak tanıyabilir. Bataille için erotizm, ölüm ve haz arasındaki gerilimi içinde barındıran bir deneyimdir ve pornografi de bu bağlamda, insanın varoluşsal sınırlarını keşfetme aracı olarak değerlendirilebilir.

Son olarak, Simone de Beauvoir ve Judith Butler gibi feminist düşünürler açısından pornografi, toplumsal cinsiyet rollerinin inşasında önemli bir role sahiptir. Beauvoir’in İkinci Cins’te belirttiği gibi, kadın bedeni tarih boyunca bir nesne olarak görülmüş ve erkek bakışının (male gaze) arzusuna hizmet edecek şekilde temsil edilmiştir. Butler ise cinsiyet kimliğinin performatif olduğunu öne sürerek, pornografinin de bu performatif süreci pekiştirdiğini veya bozabileceğini tartışmaya açar. Bu bağlamda, pornografi yalnızca bireysel bir tüketim nesnesi değil, aynı zamanda toplumsal normları yeniden üreten ya da onlara meydan okuyan bir alan olarak değerlendirilebilir.

Anonim

buraya bakın

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Bakış Yolları