Ana SayfaMüzikMelankolinin Tanrıları: Katatonia

Melankolinin Tanrıları: Katatonia

Katatonia… Melankolinin sadık tanrıları diyorum ben onlara. Hem sadık hem de fazlasıyla inatçılar aslında. 1991 yılında İsveç’ te Jonas Renkse ve Anders Nyström tarafından kurulmuş olan grubu ne yazık ki çok geç tanıdım ki o zamanlar daha çok Alastis, Tiamat, Anathema ve Opeth dinliyordum (Grubun bir ara vokalliğini Opet’ten Mikael Akerfeldt üstlenmiştir). Ama piyasayı birazcık araştırdığımda grubun hiçte boş olmadığını idrak ettim. Kendine has bir dinleyici kitlesine sahip olan Katatonia’nın oldukça sağlam bir yerde durduğunu gördüm.

Adamlar gerçekten de güzel müzik yapıyor. İlk başlar da alternatif olarak kurulan proje sonraları doom tabanlı müziğe kayarak daha da kaliteli bir hale gelmiş bence. Kimilerine göre Katatonia müziği hasta edici bir yapıya sahip. Hatta şizofreniye varan yapısıyla tehlike barındırıyor. Bu abartı tabiiki ama gerçekten de piyasada böyle düşünen metalciler yok değil. Bu onların müziğini daha ilginç ve dikkate şayan hale getiriyor. Bana sorarsanız Katatonia tipik bir depresif rock grubu ama içinde normal olarak doom ögelerine rastlamanız da mümkün bu da çok normal karşılanmalıdır.

Şarkılarında tema olarak aşk, ölüm, şeytan, tanrı, karanlık, ayrılık, hiçlik vs. gibi konulara yoğunlaşan grup, bu konularda uzmanlaşmış bir kadroya sahip. Hem enstrüman olarak hem de vokal olarak bu konulara vakıf bir müzikal tabana sahip. Albümlerinde aşk-ölüm-karanlık şeytan üçgenini çok sağlam işleyen Katatonia, karamsarlığın ve acının eksiksiz bir yorumu gibi sanki. Grubu dinlememin bir diğer nedeni ise duygusal bir tınıya sahip olan Jonas Renkse. Bu adamın ses tonu adamı perişan ediyordu, eğer aşk veya varoluş acısı çekiyorsanız bu adam sizi sigaraya ve içkiye boğabilme yeteneğine sahipti. Bu kadar ruhani bir vokale sahip başka bir grup hatırlamıyorum. Jonas Renkse’nin sesi bütün organlarınıza dokunarak sizi köle yapar ve şarkı bittiğinde sizi melankoliğinin dar sokaklarında yapayalnız bırakır. Bu adam bu işi biliyor gerçekten. Yetenek budur dedirtiyor insana.

Gitarlara gelince… Aslında Katatonia çok sert bir grup değil. Bu bağlamda daha çok kesik gitar rifleriyle net, coşkun ama solodan yoksun bir görünüm sergiliyor. Solodan yoksun dedim çünkü Katatonia bunu yaparak daha zor bir yolu seçmiş. Vokalleriyle olaya daha sanatsal ve felsefi bir anlam kazandırmış. Herkes bilir ki doom-dark metal müzik anlayışında gruplar genelde sololar üstünden değil daha çok vokal ya da sert rifler üzerinden dinleyiciye ulaşır. Adet böyledir. Çünkü metal müziğin bazı branşları gerçekten de enstrümana önem vermez. Katatonia, bu ironiyi iyi dengeleyen bir grup, hem enstrümandan asgari düzeyde ödün veriyor hem de vokalleriyle bunun üstüne harika bir cila atıyor. Bu da ortaya muazzam bir müzik çıkartıyor.

Katatonia dinlenesi bir müzik yapıyor. Her ne kadar 1996 yılından (Brave Murder Day albümü) sonra müziğinin değiştiği veya dönüştüğü söylense de bence öz itibariyle hep aynı yerde kalmayı becerebilen oldukça sağlam bir grup. Önerebileceğim albümleri ise şu anda dinlediğim iki albümü olabilir; bunlar The Great Cold Distance ve Night Is The New Day… Bu iki albüm bence piyasadaki dinlenmesi gereken en iyi doom albümlerinden.

Katatonia’ nın Stüdyo Albümleri:

1993 Dance Of December Souls
1996 Brave Murder Day
1998 Discouraged Ones
1999 Tonight’s Decision
2001 Last Fair Deal Gone Down
2003 Viva Emptiness
2006 The Great Cold Distance
2009 Night Is The New Day

Derleme Albümleri:

1994 W.A.R Compilation Vol.1
2004 Brave Yester Days
2005 The Black Sessions

Can Murat Demir

2 YORUMLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

buraya bak