“Kitaplık” bir belgesel niteliği olmasının yanı sıra “Kitap”ın insan yaşamıyla ne kadar da ilgili olduğunun ispatını gözler önüne seriyor. İçeriğiyle hem tarihsel hem de toplumsal birtakım gerçekleri kitap ve kitaplıklar üzerinden okuyucuya sunuyor.
Okurken çok zevk aldım, bir kitapsever olarak kitapların ruhunun olduğuna bir kez daha şahit oldum.
Kitapların ve kitaplıkların öyküsü insana dairdir. Kitaplıkların tasarımı, kitapların yerleşim düzeni neyden inşa edildiği vs. o kitaplığın sahibinin karakteriyle ilgili ipuçları verir. Kitaplıklar, kitaplara atfettiğimiz toplumsal değerleri ve kitapları nasıl okumamız gerektiğine dair düşüncelerimizi bize gösteren dinamik ve yinelemeli nesnelerdir. (syf.10) Buradan hareketle kitaplıklar sadece bir nesne, ya da eşya değil aynı zamanda insan karakteri ve dünya görüşüyle de yakından ilintili devingen bir ruha sahiptirler.
Cicero’nun Kütüphanesi
Kütüphane ve kitapları konusunda oldukça titiz bir çalışma yürüten Cicero sırf bu iş için arkadaşı Atticus’a başvurmuş kütüphane inşası ve kitaplarının kategorize edilmesi için yardım talebinde bulunmuştur. Kütüphane inşası bittiğinde ise Cicero şunları söylemiştir: Adamların yaptıkları marangozluk işleriyle kütüphaneme renk attı… Hiçbir şey senin raflarından daha tertipli görünemezdi, çünkü başlıklarıyla kitaplarıma çeki düzen verdiler” Cicero heyecanlıydı ve mutluydu çünkü kütüphanesinin kaostan kurtulması ve bir ruhla dolması onu fazlasıyla memnun etmişti.
Kitabı İnsandan Koruma İçgüdüsü: Zincirli Kütüphaneler
Hereford Kütüphanesi: İngiltere’de Ortaçağ kütüphane kültürünün çarpıcı bir örneğini sergiliyor. Bu kütüphane tipik bir katedral kütüphanesi ve dönemin iktidar ve toplumsal düzenini deşifre ediyor. Raflara zincirlenen kitaplar kilise ve feodalite düzeninin bir yansıması adeta. Kitaplıklardan ve nadir el yazmalarından sarkan zincirler dönem insanının ne derecede güvenilmez olduğunun da bir ispatı. Hereford Kütüphanesi bir dönem panoroması gibi. Bilgiye uzanan ellerin önündeki engeller açısından trajikomik bir örneği teşkil ediyor. Parisli Simon Vostre ‘de Book of Hours’un düzeltisini bitirdiğinde, kitabın ön yüzüne okurlarına kitap istiflemenin korkunç sonuçlarını hatırlatan bir not düşmüştü:
Kim ki bu dua Kitabı’nı çalar
Domuzlar parçalasın onu,
Dağılsın yüreği,
Ve sürüklensin cesedi Rhine boyunca. (syf.22)
Dikkat edilirse lanet ve tehditlerin tümü kitap hırsızlığına ve açgözlülüğüne karşı oluşturulmuş. İşte bu korku yüzünden kütüphanelerde zincirli kitaplıklar ve raflar imal edilmiş ve kullanılmış.
Kitaplıkların Tasnifi
Kitaplıkların tasnifi zihnin işleyişiyle alakalıdır, zihnin işleyiş şekli kitapların veya rafların tasarımını ve sergilenmesini belirler. Bu anlamda bazı kitapseverler kitaplarının yanında kitap olmayan şeylerle de bireyselliklerini ifşa ederler. Kitaplıkların karakterini belirleyen bu nesneler kitapların kategorize edilmesinde önemli rol oynar. Örneğin etiketler, heykelcikler, mozaikler vs. Bu nesneler kitapseverin zihninin kataloglama şeklini de ifade eder. Denizcilik ile ilgili rafta bir denizkızı heykelciğinin bulundurulması buna en iyi örnektir.
Gizli ve Tehlikeli Kütüphaneler ve Hollywood
Umberto Eco’nun meşhur romanı Gülün Adı şüphesiz sinema tarihinde özel bir yere sahip. Özellikle gizli kütüphaneler ve okunması yasak olan kitapların vurgulandığı filmde, 1327 yılında İtalya’nın kuzeyindeki bir manastırdaki gizli kütüphaneler konu ediliyor. İki kafadar Adso ve William manastırdaki cinayetleri araştırırken ölümlerin arka planında yasaklı olan kitapların olduğunu anlarlar ve bu kütüphanenin kurtarılması için canları pahasına savaşırlar. Kitap ve gizem konusunun belki de en iyi işlendiği bir diğer film 9. Kapı. Bir Roman Polanski klasiği. Filmde gizli kütüphaneler ve sahipleri hakkında oldukça ilginç ayrıntılar var. Örneğin karakterlerden Boris Balkan (gizli kütüphane sahibi ve satanist) sadece 3 kopyasının ateşlerden kurtarıldığı bilinen gizemli bir kitabın arayışı içindedir. Bir kitap dedektifi olan Corso, (Johnny Depp) işi alır ve kitabın peşinde türlü cinayetlere ve gizemli ölümlere şahitlik eder. Bu kitapla şeytanın bu dünyada tekrar vücut bulacağını zanneden Balkan, sadece tek bir kitap için binlerce milyonlarca dolar harcamaya hazırdır.
Kitaplık Neden Okunmalı?
Kitapların kaderi insanlık tarihi gelişim sürecinin anahtarı görünümündedir; kitaplıklar ise onların yuvasıdır. Bu bağlamda kitap kültürünün ve medeniyetin gelişimi genelde paralellik göstermiştir. Kitabın kültürel olarak gelişimi ve insan medeniyetinin gelişiminin paralellik gösterdiğinin altını çizen Lydia Pyne’in “Kitaplık” adlı seçkisi İthaki Yayınlarının Minima serisinden yayınlanan bir metin. Oldukça sade ve anlaşılır bir dili var. Küçük ebatlarda bir metin gibi görünse de “Kitaplık” belgesel tadında doyurucu bir metin. Bir kitapseverin kütüphanesinde bulunması gereken rehber bir kitap.
Can Murat Demir
Kaynakça: “Kitaplık”, Lydia Pyne, İthaki Yayınları, 2019
“Kitaplık”
Orjinal Adı : Bookshelf
Yazar(lar) : Lydia Pyne
Çevirmen : Ümid Gurbanov
Editör : Erkan Ünal
Sayfa Sayısı : 120