Yeniden keşfetmeyi hiç unutmadı Jerzy. Ona unutturamadılar. Çünkü her harekete geçmeden önce yeniden keşfetti. Bir sözden önce, bir keşiş saygısında ve bir dere akışında hep yeniden.. Amerika’yı yeniden keşfetmenin gereksizliğini ona anlatamadılar çünkü o anlayamadı.
Kelimeler nereye götürürse oraya sizden önce gider Jerzy. O meraklı gözlerle dinlerken benim kelimelerim kısıtlanır, peşisıra dizilseler de anlam karmaşasına bürünürler. Kopuk kopuk heyecanlı cümlelerim havada kalır. Mimiklerim bozuntuya vermemeye çalışırken Jerzy kalbime dokunur. Sonra ben uyanırım. Belki defalarca tekrarlanır aynı sahne. Çoktandır sorgularım benim keşfedilecek neyim kalmış olabilir?
Jerzy’e gidişlerimde hep bir bilinçsel güdüler, dönüşlerimde ise içsel yolculuğuma katılan hoyrat ve olgunlaşması gereken bir keşiş daha. Saflığımın çeşmesine bir başka müşteri geliyor gibi hisseder oluyorum. Bu çeşmeden kana kana içmenin bir keşişi yok edeceğini, hiç içmemenin ise kafandaki soruları yineleyeceğini ona da öğretmem gerekecek. Ama bunu sindiremiyorum. Ben bir kere keşfettiysem o ölmeli. Bitmeli artık. Dünyada ondan iz kalmamalı.
Neresindeyiz biz öğretilerimizin?
Belki bu sorunun cevabı yok ama öğretilerimizin hep bizimle geldikleri aşikar der Jerzy.
Korkunç değil mi?
K. Jerzy