Şiir oldum sana, milyon tane dizeyi yan yana getirdim
Tuttun kafiye mi bozdun, katilim oldun.
Gökyüzü oldum sana, güzel güneş açtım
Ağladın yağmurları getirdin, katilim oldun.
Yer oldum sana, aşk dolu kucak açtım
Yol oldun gittin, katilim oldun.
Şair oldun bana, çok sevdim
Kafiyeleri toparlamaya çalıştın, ben kayboldum.
Acı oldun bana, çabaladım, yine sevdim
Başkalarının acılarıyla geldin, şahit oldum.
Yara oldun bana, kanadıkça sevdim
Aşığın tuz oldu, elleriniz birleşince yenildim.
Gökkuşağıydım siyah oldum.
Kasım’dım.
Haziranda kaldın.
Onun siyah saçlarında ,
Belki bel çukurunda,
Ya da inleyen ses tonunda,
Ona değer terlemiş vücudunda ,
Cehennemin dibinde gibi,
En büyük günahkar gibi,
YAN.
Ben gelip kasıklarından kırmızı rujunu silerim.
Mine Saka
Değer miydi bir cahil için şair olup tüketmeye mürekkebini?… değer miydi kendi tapınağını bir günahkara açmaya?
anlamadın işte… anlamadın yetmediğini bazen sevmenin… tüm günahlarını affedip yeniden başlamanın… tekrar olduğu yere dönüyor işte… ve ne biliyor musun? elini kulağına koyup zebanilerin gülüşleri arasında onun çığlıklarını ararken… o bir kez bile olsun ismini anmayacak… yardım istemek için bile anmayacak… duymayacaksın onun yardım çığlıklarını… ve yalnızlık seni geri alacak… ve umutlarının kokusunu bir köpek balığının kan kokusunu içine alması gibi iliklerine kadar alacak ve beslenecek…