Heidegger ve Gadamer ortak bir[1] kaderin iki mimarıdır. Biri diğerinden diğeri de birinden kuvvet alır. Düşünmenin varlığının, varlığın düşünmesinin talihi bir ormanda vuku bulur: Heidegger “püsküllü bir orman köylüsüdür; Gadamer ise bir düşünce yamağı.
Oduna-gitmek ve odunsu-bir-düşüncenin-ustası-olmak kolay iş değildir: 1924’te Marburg’da iki filozof odun kesmeye tutuşmuştu: Olan olmuş-tur[2]. Odun ve düşünme bir-aradalığının ilk-ve-son (ön) izlenmesidir. Dünya, kıymıklarıyla ve bir filozofların eliyle testerenin ağzında birikir ve dünyadalık olur.
Öğrenim doğanın içinde sürüp gider. Kara Ormanlar buna engel değildir. Hoca ve öğrencisi aynı işin içinde işin ta kendisi olup çıkmıştır, bir el işi, bir el uyumu, bir el düşünmesi. Her Alman görevi icabı doğaya aittir, ona rağmen onun içinde düşünür ve kendisini unutur. Doğa evidir artık. Düşünme ormandır, ders ise odun kesmek. Peki ama nasıl kesilir “en iyi odun?” Odunun kesilmesi gereken budaklarını nasıl görürüz? Hoca testereyi eline alır ve el[3] yordamıyla kendince kavrar kabuklu yüzeyi. Henüz tanım getirmek için uygun değildir zaman.
Çıtırdayan zamandır, kendine-gelmek-bilmeyen-zaman, uzayıp kısalan. Ölçülü ve becerikli ellerde odunlar küçük parçalara ayrılır. Bu fotoğraf uyku değil uyanıklığın dolayısıyla işbaşında olanın ululanmasıdır.
Hoca ve öğrencisini görüyoruz, görmek istiyoruz. Fotoğrafta birbirinin yansıması olan iki kişi var: Heidegger ya da öğrencisi Gadamer. Hocasını rehber edinmişti Gadamer –düşünme yolunda. Odun-kesme-eylemi bu rehberlik ve görev birliğinin bir kanıtı olsa gerek. Kesmek ve biçmek ya da budamak: Düşünmemizin yolundaki işlemler değil midir? Düşünme sürecinin kendisi odun kesme ile benzerdir zira el işçiliği düşünce işçiliği gibidir: yorucu ve zevkli. El ve düşünmek önemlidir Heidegger’de.
Çatılan odunlar, Heidegger’in “varlığın evi” söylemini hatırlatır. Heidegger, varlığın evinden bahseder durur çünkü onu korumak kollamak ister. Artıklarından kalıntılarından ya da üstüne bindirilen yüklerinden kurtarmak ister. Gadamer çatılan odunlar için hocasına tardım etmiştir, orman havası onu da büyülemiş, hatta orman onu hocasına bağlamıştır. Düşüncelerin ufukları birbirine geçmiştir, testere tek bir elden çalışırmış gibi işe koyulur: Çıtır…Çıtır… Kıymıklar batsa da buna değer çünkü düşünmenin kendisi mevzubahistir. Eski-yeni-düşünce kurtarılmış hızla durmuş –silkelenmiştir. Bu şu demek: Odun ve düşünce aynı kaderi paylaşır; düşünme kendince özgürlüğüne yürümektedir.
Can Murat Demir
[1] Herakleitos’a övgü: Kapısının üstünde “Şimşek her şeyi yönetir” yazılı olan Heidegger’in kulübesi Herakleitos’a tapınılan bir mabet gibidir.
[2] Heideggerce gitmek, Heidegger-leyerek gitmek.
[3] El, Heidegger’de önemlidir: Bir yerlerde şöyle dediği bilinir: “Hitler’in elleri çok güzel.”