Ana SayfaSinemaGöç’er Olmanın Felsefi Patolojisi: Gatlif Sineması

Göç’er Olmanın Felsefi Patolojisi: Gatlif Sineması

Gatlif çingene topluluğunda hayatını geçirmiş bir yönetmendir. Bu bağlamda sinema anlayışında özellikle azınlıkların temsili, göçleri, kültürel karşılaşmaları gibi temaları incelemeye almıştır. Yönetmenin çingene topluluğunda büyümesi onun sinemasal anlamda azınlıkların ve göçebeliğin neliğine dair samimi ve gerçekçi bir söylem oluşturmasında etkili olduğu söylenebilir. Bilhassa sinemasının varoluşsal merkezini oluşturan şu sözleri kayda değerdir: “Kendime benzeyen insanlara doğru kendiliğinden gidiyorum.” Kendisi de bir göçebe olan Gatlif, bir yere ait olamama, çok kültürlülük, gezginlik, zihinsel ve kültürel göç gibi temaları başarıyla işlemiştir. Onun sinemasına aksanlı sineme demeleri boşuna değildir. O göç edenlerin, sürgüne gidenlerin hiçbir zaman sonlanmayacak olan yolculuklarını melez sesini kameraya yansıtır.

Göçmek ne demektir? Göç yolunda olmak ve kendini aramanın paralel evrildiği yolculuklar ne anlama gelir? Bu felsefi soruların kaynağı insandır, kendini arayan insanın yolculukları oldukça hüzünlüdür, zira kendini aramayan insanla hiçbir ortak yanı ya da sezgisi bulunmamaktadır. Göç edenin kimliği yollarla ilgilidir, yol onun bilincinin ve kendindeliğinin bir uzantısı gibi işlev görür. Özne olmak isteyen özne olmanın yollarını ve çetin mücadelesini sürdürmek zorundadır. Bu yolcu için bir amaçtır, yolda olmak felsefenin yegâne prensiplerinden biridir zaten. Bu bağlamda yolcu filozoflarla aynı yolları aşındırır. Göçer yolları, filozof ise kavramları aşındırır ve onlara yeni anlamlar yükler. Yolda olma süreci anlamla karşılaşmanın imkanıdır ve zihinsel ya da bedensel olsun yol(culuk) insana anlam katar, onu Ötekiyle dolayıma zorlar.

Deleuze ve Guattari felsefesi bir yere ait olmamayla, bağlantısızlık ve kendine müstakil olma gerilimini inceleyen özgün bir dizgeye sahiptir. Özellikle rizom felsfe ya da “köksap” kavramını felsefi literatüre kazandırması bakımından sıra dışı bir anlayışa tekabül eder. Deleuze ve Guattari, göçebelik olgusunu, köksap kavramıyla açıklarlar. Onlara göre göçebelik, köksapsal bir düşünme formudur. Kavram, Batı metafizik bağlantılarının hiyerarşik yapısı ve ikili karşıtlıklarını egale etmek için kullanılır.

Köksap, herhangi bir başlangıç noktası ve sonu olmayan ağımsı bir modele benzer. Köksap düşünme formunun eylem modeli, farklı bağlantılara açık heterojen bir yapı sergilemesi, benzeri dallar içinde çokluklara olanak tanıması, herhangi bir kopma durumunda bağlantıyı farklı kanallar üzerinden gerçekleştirebilme olanağına sahip olması, ilişkileri ve düzeyleri farklı varoluşlar üzerinden haritalandırarak tesadüflere açık özelliğiyle Batı düşünme tarzının tahakkümünü kırmaktadır. Göçebelik bu bağlamda kaotik gibi görünen oldukça doğal bir ilerleme sürecine işaret eder. Deleuze ile Guattari kaos’u içkinlik açısından ele alırlar; kaos bir tutarlılık yoksunluğu bir ilişki başarısızlığı olarak görülür (Turan, 2009).[1] Sonuç olarak Deleuze ve Guattari kaosu belirsizlik değil onu oluşturanların belirsizliklerin toplamı olarak görürler. Dolayısıyla içkinlik bir düzendir, kaos ise bir dağılmanın evreni, hızıdır. Deleuze özü de böyle tanımlar: Ona göre öz çokluk içinde yeşerip, genişleyen kendiliklerde zenginleşen bir tözdür. Buradan hareketle göç’er olmanın felsefi kökenine şahit olmaktayız. Mutlak bir yersiz-yurtsuzlaşma belirsizlikle, olasılıklara açık olma ve engelleri umarsızca aşmayla ilgili olduğu için Gatlif’n sineması tipik bir Deleuze felsefesinin yansımasıdır. Bir kurtuluş olarak doğaya sığınan karakterlerde görülür, insandan kaçkın insan ancak doğayla bütünleştiğinde köklerine sarılabilir. Gatlif’in doğayla bütünleşen, ona entegre olmaya çalışan karakterleri insan bağıntısından da kaçışı işaret eder. Gatlif sineması Deleuze ve Guattari’nin minör felsefesiyle birebir örtüşen temalar barındırmaktadır.

Gatlif sineması felsefenin basmakalıp gramerini ve tabularını yıkmayı amaçlayan Deleuze ve Guattari’nin sözcüsü gibidir. Gatlif sineması kendi içindeki özgür ve bağlantısızlık akışı içinde kendini bulur ve izleyiciyi düşünmeye iter. Bunu bazen ansızın patlayan bir dans sahesi, birden beliriveren bir şarkı dizesi yapar. Bağlantısız ve belirsizlikle kendini besler Gatlif: Heteretopik bir evrendir dilediği, kuralların belirlemediği,  yasaların yıkamadığı göçebeliğin ve yersiz-yurtsuzluğun dile gelmesidir. Gatlif, çağı ve zamanı yıkan, politik olana karşı özgürce yaratılacak bir dünyayı arzularken, insanın Ötekiyle bağlantı kurup, zenginleştiği, geliştiği köksüz-yersiz-yurtsuz bir varoluşun izleklerini sunar.

Can Murat Demir

[1] Turan, M. (2009). Deleuze ve Guattari: Göçebe Düşünce. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 10-11(12-13-14-15), 197-204.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

buraya bak