Yıldızlarda güneş birikmişti. Tanrısal gözlemlerimden biri de bu idi. Son zamanlarda gözlemlerimden çoğunu tanrısal açıdan gerçekleştiriyordum. Yüce tanrısal güç. Yaşadıklarımdan sonra öğrendiğim gözlemleme gücü. Sadece gözlemleme de işe yaramıyordu. Onu kullanmayı bilmek harika bir şeydi. Ve eğer o gücü kullanamasaydım şu anda bir hiçtim. Siyah ojeli tırnaklarımdan çıkan bir güçtü bazen. Bazen vücudumdan akan ter… Yeri geldiğinde giden güç.
Var olduğunu bildiğimden beri daha metanetliyim.
Tanrısal güç = ‘Metanet’ demekti.
Müzik notalarından ruhuma gelende oydu. O notalardan değişik ihanetleri tanrı olmam ile sağlardım ancak. Her bir notadan ayrı ihanet yarattım. Farklı tenlerde, farklı notalarla, farklı ihanetler. Acımıyordu içim, bana ihanet edilirken notalardan haberleri yoktu onların. Ben bu yüzden tanrısal güç ile kutsandım. Notalar ne kadar temiz çıkarsa o kadar iyi ihanetler çıkarırdım. Her farklı ihanette, hep farklı notalar. Bu sayede bir öncekini incittiğimi düşünmüyorum, hatta içim acımıyor bir gram. İhanet güdüsü ve tanrısal güç. Ben bir diğerini aldatmıyordum, ihanetliyordum. Acı çekmek yerine ihanet ediyordum. Büyük ihanetlerle, farklı notalar ile kutsuyordum onları. Onlar bana seslerini çıkaramazlardı. Onlarda kullandığım notalar, onları aldattığım diğer tenlerde yoktu. Hem sadece ben değildim ihanet eden, onların bana ihanetiyle kutsanmıştım bende.
Bir tanrıya ihanet ettiler.
Ses çıkaramazlardı,
Ben, cesetlere ihanet ediyordum.
Benim ihanetim açık renkteydi. Onlar ihanetlerini kanla karıştırdıkları için, koyu renkte ihanet ediyorlardı. Ben açık renklerle ihanet ediyordum. Açık renk ile ama en ağır notalarla, en baskın seslerle. Notaların ardından gelen inlemelerimle acı çekerlerdi. Sanırım o zaman ölüyorlardı. Hatırlamıyorum öldükleri zamanı. Sanırım o zamandı işte, hala emin değilim. İhanet ettiğim insanla bir diğerine bir kez daha ihanet etmezdim. Birine diğeri, sonra o diğerine başka bir diğeri. Onların ihanetleri olmasa bu güce sahip olamazdım. Tabi ki bu benim onlara minnet etmem anlamına gelmiyor. Bana gelince, ben onlara sadece ölmeleri gerektiği kadar ihanet ediyordum. Daha fazlasında onlar da tanrısallaşabilirlerdi. Ve o zaman varlığımın hiç bir anlamı kalmaz.
Onların aşkı ihanetti.
Benim işim,
Farklı nota, farklı ten, farklı ihanetti.
Ve sanırım aşkları böyle ölüyordu.
Ve eğer benim bir adım olsaydı,
“İhanet Tanrısı” olurdu.
Mine Saka