Ana SayfaDenemeEflatun' da Kötülük ve Düzen

Eflatun’ da Kötülük ve Düzen

Din Felsefesi okumalarım devam ediyor… Hocam Prof. Dr. Metin Yasa sayesinde birçok makaleden haberdar oldum. Bu bağlamda aşağıdaki notları çıkardım, faydalı olacağını umuyorum, iyi okumalar…

Eflatun(Platon) tıpkı kendisinden önceki filozoflar gibi çok sıradan sorular sormuş ve tanrının mükemmeliyetçiliğinden bahsetmiş. Aşağılık kompleksiyle felsefe yapan teologlar gibi davranmış. Tanrının eserinin mükemmel olduğunu sürekli yineleyerek, ölçülü bir yaşamı öngören Eflatun, hem acı, hem de haz tarafından insana eşit miktarlarda beslenmeyi öğütleyerek, bu sayede mutluluğun mümkün olabileceğini dile getirmiştir.

Tanrının eseri gerçekten de mükemmel midir?
Güzellik denilen fenomen, zıtlıklardan mı doğmuştur.
Tanrı en büyük ustadır deyişi ne derecede gerçektir?
Tanrı yarattıklarıyla kusursuz mudur?
Evren özgün bir yapı mıdır?
Tanrısal düzen ne derecede mükemmeldir?
Mükemmel “iyi” varsa ve bunu tanrının varlığına bağlıyorsak, kötülüğün varlığı hangi sebebe bağlanabilir?
Yaşanılan evren biricik midir?
Aklın sistematiği ile evrenin işleyişi aynı mıdır?

Eflatun felsefesi, ortalama bir insanın mutluluğu için biçilmiş kaftan gibi görünüyor. Optimist bir yaşamı müjdeleyen bu tez, hayatı sadece bir ön kabul olarak görüyor ve içine kesinlikle şüpheyi ya da sorgulamayı sokmuyor.

Dipnot: Bence din felsefesinin yanıtlamaya çalışması gereken tek ve yegane bir soru var o da; Tanrıyı tanıyabilir miyiz? Bu sorunun içeriğine tanrının patolojik ve psikolojik olarak çözümlenmesini de dahil etmeliyiz.

Can Murat Demir

9 YORUMLAR

  1. Platon’un ideaları uygulamaya yönelik kaçışlar içeren bir felsefeye ait. Aristoteles’in hocasını yermesi de bu yüzden. Cevaba ulaşamayınca ideadır deyip çıkmak gibi bir şeye sığınmadı.

  2. Tabi ki öznel konuşuyoruz şu anda.Bende şunu söylemek istiyorum hocam.Anladığım kadarıyla siz optimizmi Tanrıya bağlıyorsunuz ama ben farklı olarak eğer optimist bir kavramdan bahsedeceksek bu hem yeryüzü hem de gökyüzü için olmalıdır.Eğer Tanrı üzerinden gideceksek ortaçağ skolastik yapısını Platon’un radikal realizminin yol açtığını söylemek isterim.Yine eğer sizin söylediğiniz üzerinden gideceksek Platon değil bence Descartes daha uygun olur tanrısal optimizm için.

    • Halil ben salt olarak tanrıya bağlamadım acı ve hazdan da bahsettim ki zaten optimizm buradan gelir, ölçülü ve sakin kalan insandan.. Bunlardan bir önceki cevabımdan da bahsettim. Mutlu olmak ölçülü olmaktır çünkü tanrının varlığı bunu emreder diyen bir felsefi yaklaşım felsefe nazarında optimisttir.

      Not: Bu arada mail hesabını kontrol etmeni istiyorum, yazın yayında

      Teşekkürler

  3. Yalnız hocam sadece tanrı üzerinden giderek optimizmden söz edemeyiz o zaman Platon’un felsefesine haksızlık yapmış oluruz.Platun bir sistem filozofudur ve resmin bütünene baktığımızda optimizmden söz edemeyiz.Gerek devlet yönetimi olsun gerek üç dönemlik çelişkilerle dolu felsefi sisteminde kullanığı kavramlar olsun bunlar optimizme uzak durur.

    • tabiki bu senin düşüncen, sistem filozofu demişsin ben de bundan bahsediyorum ve yine bana göre felsefenin içine yıkıcılığı sokmayan, devingenlikten uzak ve gündelik kavramlarla kavramlarla insan hayatını özdeşleştiren felsefe optimisttir, hee şuna inanırım zamanına göre harika bir sistematiği oturtmuştur ancak modern felsefeye göre optimisttir, çünkü kolaycıdır, çünkü tanrının zihninden geldiğimizi onaylar, bu da bana göre skolastik felsefeden ve ilkel idealizmden farksızdır. ben bundan bahsediyorum: “tanrı iyidir” söylemini bir düşünmeni istiyorum ve Platon bu konuda şunu dile getirmiştir: tanrı “en iyidir” ve iyi olan hiçbir şeye karşı hırs uyandıramazsın, bu da şu töze gider; insan beyhudedir ancak tanrı hayatımızı yöneten biricik güçtür ve kesinlikle Platon bir başka yerde “Phaidon” adlı eserinde öz olarak şunu dile getirir:

      Tenimizin istekleri aldatıcıdır ve insan mutluluğu üzerinde olumsuz bir etki uyandırır

      Kısaca mutluluğun adı “ölçülü” olmak yani duygulara ve hazza teslim olamamaktır der ve bu bana göre optimist bir tavırdır ve bu söylem zamanına göre özgün ancak modern çağlara göre köhnemiştir.

  4. Merhaba,
    Hocam Platon’un felsefesi için ‘optimist’ kavramını kullanmışsınız. Platon’un felsefesini detaylı bir şekilde incelediğimizde dediğiniz optimist kavramın buraya uymadığını görürsünüz.Özellikle kadın erkek ilişkilerinde,erkeklerin kadınlardan üstün görülmesi,herkesin yönetici olamaması gibi örnekler var elimizde.En önemli nokta ise Platon’un timaios diyaloğunda geçen şu örnektir.Platon orda şunu der: ” Eğer bir erkek suç işlerse öldüğünde ceza olarak bir kadının bedeninde dünyada yaşam bulacaktır,kötülük yapmaya devam ederse bir daha ki seferde bir hayvanın bedeninde yaşam bulacaktır.” Sadece bu örnek bile optimist olmadığını gösterir.
    Diğer bir husus, Tanrı’dan bahsetmişsiniz.Yanlız şunu unutmayın Platon ne bir dinden ne de bir ilahi Tanrıdan söz eder.Burdaki İdea’yı biz yorumlarsak belki Tanrı’ya yaklaştırabiliriz ama Platon kesinlikle böyle bir amaç doğrultusunda idea sını tanımlamamıştır ki Platon felsefesine baktığımızda 3 dönemden oluştuğu halde hala içinde çelişkiler bulundurmaktadır.

    • Halil aynen öyle dedim çünkü Platon’un kullandığı metotlar bakımından ve hayata bakışı tarafında kesinlikle devrim yaratacak herhangi bir teorisi yok, aslında bu dönem filozoflarının tipik karakteri bu ve her şeyde refleks olarak tanrıyı aramaları deli edici.

      Tanrı söylemine dikkat etmeni istiyorum ve Platon, Timaios syf. 29 dan aynen alıntılıyorum:

      … Çünkü evren doğmuş olan şeylerin en güzelidir, yapıcısı da nedenlerin en kemalisidir.

      İşte optimist bir felsefenin sac ayaklarından biri: Tanrı ve bu tanrı Platon’ da o kadar ulvi ve idealdir ki hiç bir eleştiriye açık değildir. Çünkü Tanrı en yüksek “ide” dir Halil.

  5. evren tanrının düşüncesinin düşüncesidir
    ve mükemmellik parçaya bakarak karar verilirse yanıltıcı olabilir. oysa sonsuz evren modelinde aceleci karar vermek doğru değil. hele eflatunu küçümsemek gülünç. ben de sana birkaç soru ile karşılık vereyim. evreni bir sanat eseri olarak kabul ediyor musun? kötülük olmadan iyilik nasıl anlam bulabilir? hatta devinim nasıl gerçekleşir? zıtlıklar olmadan düşünemezsin bile! ve kötülüğü sen kötü olarak görebilirsin ama tanrı için bir pislik bir işkenceci dahi önem arz ediyor olabilir. o yüzdendir ki her şey ancak ona döner! her şeyi olduğu gibi kabul eder o! ve aklın sistematiği ile evrenin işleyişi bir açıdan aynı bir açıdan da farklıdır. insan küçük bir evrendir evren de büyük bir insan. hatta sonsuz sayıda evrenler dahi olması muhtemeldir. alemlerin rabbi tabiri senin için anlam ifade etmese de bir bakış açısı olarak benim zihnimde duruyor.en büyük yanılgın tanrı bilgisi ile insan bilgisini karıştırman ve sebep sonuç ilişkilerinden kurtulamaman. çemberin dışına çıktığın an aydınlanacaksın yoksa sayrı düşünceler seni zorlyacak. ve tanrıyı tanımak demek onu kuşatmak demek.bilim nasıl sorusunu sorarken felsefe ve din nedenleri açıklar.eğer amacın salt bilimle tanrıyı bulmaksa sonsuz evreni bile algılaman sonlu ömrünle mümkün değilken hele tanrıyı bilmen boşa bir çırpınış. unutma nedenleri inkar eden aklı inkar eder aklı inkar edense bilimi! insan çok boyutlu bir varlık bedeninin ihtiyacını bilim ruhun ihtiyaçlarını da felsefe ve din sağlar.sağlıcakla kal!

    • Nedim Bey merhabalar ve hoşgeldiniz;

      Zaman ayırdığınız için ayrıca teşekkürler. Kozmolojik kanıtla ilgili birkaç şey söylemişsiniz ve benim dar bir çerçeveden baktığımı, felsefi anlamda kalıpçı ya da tanrıyı insana indirgediğimi belirtmişsiniz. Doğru aslında, evet, ben, tanrıyı insan gibi anlamanın, hatta onun bütün psikolojik kodlarının çözülebileceğini ya da tanrı olmanın ipuçlarını insan da aramak gerektiğini dahi söyleyebilirim. Ben herhangi bir ideolojik ya da dini tarafta değilim, felsefe yapıyorum ve hiçbir şeyin beni engellemesine izin vermem, bu felsefenin sınırsız ve sonsuz oluşunu simgeler. Ben her şeye yok gözüyle bakarım, bu benim felsefem.

      Soru sorarken de bu tavır içindeyim ve felsefenin soru sormanın sınırlarını zorlamak olduğuna inanırım. Bende sınır yok bu yüzden hiç bir zaman bir kalıba girmedim, bazen bir ateist gibi bazen de bir teist gibi düşünürüm, yeter ki özgür kalmaya devam edeyim. Benim için tanrının varlığı da yokluğu da aynı çünkü ben zaten özgürüm.

      “Hiç bir şeyden korkmuyorum ve hiçbir şey ummuyorum” Kazancakis

      Son olarak şunu söylemeliyim; sizin düşüncenize göre “ben” “ben” olmadan önce tanrıdan bir parçaydım, ondan kopan bir fikir gibi süzülüyordum. O halde şunu soruyorum sana; tanrıdan kopan bir parça, neden tanrı olmasın? Bakınız burada tanrı yok demiyorum ya da var da demiyorum, ben sistematikten yana değilim, diyalektiği genelde soru sorarken kullanırım, felsefenin sistematiği olmaz, tek kaidesi vardır o da sürekli sormak, sorgulamak, yıkmak, yeniden tanımlamaya girişmek…

      Şu an ben kendi kendime inançlı biri ve tanrıdan geldiğimi varsayarak “O”nun yerine geçmeyi teklif ediyorum! Ne dersiniz buna?

      Hoşçakalın

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

buraya bak