Ana SayfaKitap"Almanya'da Din ve Felsefenin Tarihi Üzerine"

“Almanya’da Din ve Felsefenin Tarihi Üzerine”

Din ve Felsefe ortak kaygılarla yola çıkan iç içe geçmiş tarihiyle kardeş gibidir. Her coğrafyada olduğu gibi bu kaygı (insanın ihyası) Almanya’da da fazlasıyla görülmektedir. Özellikle Martin Luther King bu (16.yy) dönemde etkin rol oynamıştır. Özellikle Almanya, tarihsel planda Hristiyanlık üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Katolik Kilisesi’nin büyük güce sahip olduğu bu dönemde, Martin Luther’in başlattığı Reform hareketi[1] Almanya’da büyük bir etki yaratmıştır. Öyle ki bu etkilerin çapı oldukça geniştir.[2] Luther, 16. yüzyılda Protestan hareketi başlatarak Katolik Kilisesi’ndeki bazı uygulamalara karşı çıkmış, dini uygulamalarda özgürlükçü bir anlayışı savunmuştur. Dini serbestleşme hareketi Almanya’nın dini manzarasını oldukça sarsmış, Protestanlık Almanya’nın -büyük kısmında- hâkim dini mezhep haline gelmiştir.

Malum “Aydınlanma” hareketi, Almanya’da din alanında da önemli değişikliklere neden olmuştur. 18. yüzyılda Alman filozoflar, (Immanuel Kant) dini sorgulamaya ve rasyonel düşünceye dayalı bir yaklaşım geliştirmeye başladılar. Kısaca Aydınlanma ideolojisi, dini otoritenin sorgulanmasına ve bireysel özgürlük ve akıl kullanımının vurgulanmasına, seküler bir dünya tasarımına yol açtı. Alışılageldiği üzere Aydınlanma -her değişim sürecinde olduğu üzere- bir önceki dönemin (Katolik Kilisenin) acımasız bir eleştirisine ev sahipliği yapmıştır diyebiliriz.

Henrich Heine[3] “Almanya’da Din ve Felsefenin Tarihi Üzerine” adlı eserinde bu çalkantılı dönemin Almanya’da nasıl vuku bulduğunu ve nelere kadir olduğunu gözler önüne sermektedir. Heine bu kitapta Reform hareketinin bilhassa Almanya’daki mevcut dini ve felsefi paradigmaya olan etkilerini kaleme almıştır. Heine, kitabı yazma amacını belirtmese de Girişteki şu tümcesi her şeyi açıkça ortaya koymaktadır: “… Almanya’daki din ve felsefeyi bilmedikleri sürece, edebiyat ürünlerimiz onlar için dilsiz birer çiçek, bütün Alman düşüncesi sevimsiz bir bilmece olarak kalacaktır.”

Kitapta Neler Var?

Heine, Almanya’da Goethe’den sonra akla gelen ikinci önemli isim olarak görülmektedir. Heine tıpkı Goethe gibi, Alman kültürünün bir nevi baş temsilcilerinden sayılmaktadır. Şiiriyle ve yazdıklarıyla 19. yy -Fransız-Alman- kültür yarışında baskın bir figür olarak karşımıza çıkmaktadır. “Almanya’da Din ve Felsefenin Tarihi Üzerine” Heine’in eleştirel tavrının hat safhada olduğu oldukça idealist hatta milliyetçi jargonla yazılmış bir metin. Bu bağlamda Kitap, 3 bölümden oluşmaktadır:

  1. Birinci Kitap: Bu bölümde Alman pagan inanışlarından bahsedilmiştir. Özellikle şehir efsanelerinin kökenlerine değinilmiş, Alman mitsel dönüşümlerinin arka planına dikkat çekilmiş, köken olarak Hint mistisizmine atıflarda bulunulmuştur. Heine, Germen ırkının Paganlık ve Hristiyanlık arasında sıkıştığını göstermeye çalışmıştır. Sonrasında Lutheryan devrimin dini-edebi-felsefi bağlamlarını tartışmaya açmıştır.
  2. İkinci Kitap: Bu bölümde Almanya’yı da derinden etkileyen bazı felsefi sistemleri inceliyor: Heine, Descartes, Kant, Spinoza, Fichte, Schelling, Hegel ve Leibniz’ı. Bu seküler düşünce ekollerini her birini dini (Ortaçağ-skolastik) bağlama dâhil ederek eleştiriyor serimliyor ve Alman kültürü açısından enine boyuna ele alıyor.[4] Özellikle deizm ve panteizm bahsi Yahudi ve Hristiyan cihetleriyle bu bölümde tartışmaya açılıyor.
  3. Üçüncü Kitap: Bu bölümde Kant (Saf Aklın Eleştirisi) ve deizm mücadelesinden, Fichte ve Schelling’in eleştirel (İdealizm) felsefelerinin Alman kültür ve idaresi tarafındaki yansımalarından bahsedilmiştir. Özellikle Goethe[5] ve Fichte ilişkisi bu bölümde dikkat çekmektedir.

Neden Okunmalı?

Fransız ve Alman kültürel rekabeti, uzun bir tarihe dayanan ve çeşitli alanlarda ortaya çıkan oldukça grift bir fenomendir. Bu rekabet, edebiyat, felsefe, sanat, müzik ve daha birçok alanda kendini göstermiştir. Fransız ve Alman kültürel rekabetine dair önemli süreçleri Almanya’da Din ve Felsefenin Tarihi Üzerine’de bulabilirsiniz. Ayrıca Almanya’da felsefe ve dinin ortaklaşa yürüdüğü yolları Heine’in şairane üslubu eşliğinde arşınlayabilirsiniz.

İçeriğin dışında Heine’in yazma üslubu oldukça lezzetli. Eleştirel tarzı kullanmadaki ustalığı, edebi yazım tekniği, zengin ilham kaynakları ve ironik dili sayesinde Heine bir yazım ustası olarak karşımıza çıkmaktadır. Heine, döneminde siyasi, sosyal ve dini konuları sorgulayan bir yazar olarak karşımıza çıkmaktadır. Eleştirel bir bakış açısıyla toplumsal adaletsizlik, dini dogmalar, siyasi otorite ve özgürlük kavramları üzerine düşünmekten hiç vazgeçmemiştir. Onun eleştirel düşüncesi, güncel meselelere ve toplumsal değişime dair derin bir anlayış sunmaktadır.

Heinrich Heine, edebiyat tarihinde önemli bir yere sahip olan ve birçok haklı nedenle okunması gereken bir yazar-şairdir. Heine’ni okumak, hem edebi zevk almak hem de tarihi ve kültürel birikimi anlamak için önemli bir yazın fırsatıdır. Onun eleştirel dünyası, mizah anlayışı ve edebi yeteneği okuyucuya farklı perspektifler sunar ve düşünce dünyasını zenginleştirir.

Can Murat Demir

[1] 16. yüzyılda başlatılarak tüm Avrupa’yı etkilemiş, Katolik Kilisesi’ne karşı yapılmış dini ve felsefi bir hareket.

[2] Siyasi, dini ve felsefi süreçleri de etkilemiştir.

[3] 19. yüzyılın ünlü Alman şairi.

[4] Platon ve Aristoteles felsefelerini de değiniyor.

[5] Goethe’ye Almanya’nın verdiği isim: “Büyük Pagan”.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

buraya bak