Felsefe, doğası gereği erkeklere âşıktır.
Felsefe, bir kadındır. Her acıyı dindiren, baştan aşağı şehvet kokan, saçları alev kırmızısı, teni gökyüzü renginde… Dokunduğu zaman cehennemi anımsatan bu peri, sonsuzluğun ve farkındalığın biricik mecrasıdır. Hayatın bütün acısını sağaltan bu kutsal dişi ne yazıktır ki her erkeğe yar olmaz.
Felsefe, sıradan erkeklerin arzuladığı sığ bir dünyada, kendi cennetini yaratarak, derin bir acıdan, dipsiz bir karanlıktan beslenir. Karanlık yolları seçer ve bizim gibileri büyük bir şefkatle kollarına alarak ödüllendirir. Felsefe, bütün naifliğiyle ölümcül bir güzellikten yolunu bulur.
Bizler, her oyuncağı tanrı sanan, felsefenin uslanmaz çocuklarıyız.
Acizler ve mutsuzlar onu hiçbir zaman hissedemez. Esrarengiz ve sonsuz olan felsefe, bizim olmalı, hiç kimsenin dokunamadığı, ulaşamadığı, tadamadığı zevkleri tattıran bizim kadınımız! Kutsal üzümlerden yapılmış tek müptelalığımız…
Felsefe ah felsefe! Sen bir kadınsın!
Her fikrimizi ezbere bilen, kendine âşık eden, hayata küstüren, tanrı olmayı öğütleyen bir kadındır o. Estetik olan tek düşüncemiz, bütün ezberlerimizi bozan tek zarafet sensin! Ah felsefe, bizi bir tanrı yap, her öpüşünle!
Zira tanrı, bu güzel kadını her daim kıskanır, çünkü o elde edemediği tek şeydir.
Felsefe, dünyevi arzulardan arındığım günden bu yana hep elimden tuttu. “Tek bir gerçek var ve insanlar, nefes alan her varlık, görünmeyen tanrı, bu mutlak gerçeğin bir yansımasıdır” dedi. İşte benim kadınım, işte benim kurtuluşum! Yüce bilginle donat beni! Yeniden yarat! Doğumun ne kadar sıradan olduğunu birlikte ispatlayalım insanlığa. Felsefe, en kutsal bilginin esirliği… Düşman et beni kimsesiz peygamberlere!
…ışıl ışıl yanan gözlerinden, sıradan insanın çok ötesinde, keskin bir anlayışa sahip olduğu belliydi. Rengi capcanlıydı, sonsuz bir dirilik vardı üstünde. Ama yine de, bizim çağımızdan olmadığını hissettirecek kadar yaşlıydı. Boyunu tahmin etmek güçtü, çünkü bir an sıradan bir insan boyunda görünürken, bir an başının tam tepesiyle göğe değecekmiş gibi geliyordu. Boethius
İşte bu kadın benim rüyalarımı yazarak, kaderimi ellerine alarak, bir sihirbaz edasıyla dokunur ruhuma. Felsefe, ah felsefe! Tarifsiz acı… Sen benim olmalısın, benim olmalısın ki, çıkabileyim tanrılar meclisine!
Can Murat Demir
Felsefenin Tesellisi; Kabalcı Yayınevi, Latinceden Çeviren Çiğdem Dürüşken, 2. Basım 2011
Tanış et beni kimsesiz peygamberlerle…
Ben de felsefeyi kadına benzetirim. Kadının anlaşılmazlığından dolayı; kadının her soruna cevabının tıpkı felsefe gibi soru işaretiyle bitişi gibi…
Sonuç: Her filozof bir peygamber adayıdır.