her gecikmiş intihar bitmemiş bir sanat eseridir
ölümse aralıksız bir mecburiyettir
kederle izliyorum yoluma çıkan ruhları
her biri yalvarıyor sefilce
uçuşuyor kimsesiz hayaletler
bir...
küçük günışığım
sensiz ruhsuzum
gölgem bile yok
sokaklarda
küçük günışığım
aşkımın bekçisi
varoluşum
sensiz anlamsızım
nefes alamam tenin yokken
küçük günışığım
hayatım ellerinde
ben seninim o yataktayken
gezinen dudaklarım
dokunan ellerim
cennetini ararken
ben...
serserilerin bir kavanozdan çektiği
sakız kıvamındaki tırnak boyası kadar
kırmızı bir yok oluştur kader çelimsiz ve içten pazarlıklı
öldürecek veya yaşatacaktır seni
sakin...
bir hiçi becerdim
kırmızı çizgili bir kazağı vardı
öylece yatıyordu
patates çuvalı gibi
ayakları kirli
gözleri kapaksız
iniltisiz ve acısız bir sevişme
sadece altımda yatıyordu
bir hiçi...
gecenin kahpe damarlarından çekiyorum esrarı
en kallavi acının uyduruk saatlerinde
orospuların kaşar kokulu iç çamaşırlarını
unutamıyorum cılız bir adamın şişman çığlıklarını
çocuk oluyorum
çünkü...