Hiçbir şey anlatmadım size ve siz hiçbir şey bilmiyorsunuz!
Kendinizi yadsımayı bırakın! Çoğalın! Bu sayede aciz iyiliğin içine yuva yapan tüm çıyanları temizleyebilirsiniz. Doğurgan olun! Gücünüzü denemekten korkmayın! Böylece tüm tembelliğinizi üstünüzden atabilirsiniz ve terk ettiğiniz kibrinizi yeniden yaşamaya başlayabilirsiniz.
Kendinizi yadsımayı bırakın! Zamanın becerdiği insanlığın karşısında ağlamayı kesin! Ve eksiksiz yaratılan aklınızla harekete geçerek mutluluğu müjdeleyin; tüm şen şatır olanlara yepyeni bir dünya vaat edin! Fedakârlık geleneğini kullanın, kurbanlar verin! Unutmayın ki kurbanlar ne kadar çoksa gerçekleşen kötülük o kadar güçlü ve derinden olur.
Kendinizi yadsımayı bırakın! Tüm yaratma gayretinizi insanı yeniden kana ve ete büründürmeye saklayın. Saklanın! En kuytu yerde ve en beklenmedik sürprizlerle… Acımasız ve gaddar bir hükümdar gibi doğru zamanı bekleyin; uşakların değil yüceliğin dilini kullanın! Sürünün çobanısınız unutmayın!
Kendinizi yadsımayı bırakın!
Kendinizi yadsımayı bırakın!
Ne zamandır hayatta değildiniz. Yokluğunuz hemen hissedildi ve yeniden çağrıldınız ucuz hayata. Ağırlığınızla tüm dünyayı sarsmayı ne kadar istiyorsunuz? Kendinizi hayattan muhacir bırakarak tüm sefillere yaşama hakkı tanıdınız. Şimdi ise bu sorunun cevabı için ölebilirsiniz değil mi?
Kendinizi yadsımayı bırakın! Büyünün ve nefretin tarihini yeniden yazın. Afyonun içine batıp çıkan insanlığı tanrının huzurundan kaçıran şeytanın izinde, birbirinizi yiyin! Yolunuz açık değil bunu bilin! Şiddet ve zulüm sizin işiniz… Yapın! Kurtarın, bu hayallerden. Karanlıksa karanlığı ve aydınlıksa yine karanlığı emredin! Alacakaranlıkta vaat edilmiş topraklardaki tüm gizemi parçalayın ve eziyetin derecesini siz belirleyin!
Kendinizi yadsımayı bırakın!
Kendinizi yadsımayı bırakın!
Kendiniz olun!
Can Murat Demir