İnsan kendi kişisel zaferini polemik başarısı ile sağlar. Bu kendi zihninde ve etrafında olan ya da meydana gelen kargaşadan-kavgadan çıkardığı tasarımlardır. Başarı derece olarak bu ani çıkışlarla ilgilidir, başarı bu çıkışların ne kadar güçlü ve yenilmezliğiyle alakalıdır.
Polemik denilen şey fikirsel olarak tabanı zenginleştirir, doğurganlığı artırır, bu da kişisel tatmin yani beğeniyi getirir. Kısacası edinilen bilgilerin dışavurumu ya da ispatlanarak doğrulanmasıdır diyebiliriz.
Polemik yetisi materyal zenginliği aynı zamanda da düşünsel odaklanmayla ilintilidir. Sanatsal bir hadisedir, kendi içinde dili kullanmayla gelişir, büyür. Ayrıca doğal bir entelektüel tepkidir, basit polemikten farklı olarak genellemelere giden bir çizgi çizer.
Beğenmemezlik savunusu da burada kendini gösteririr. Polemikle birlikte gelen kendini beğenmişlik ya da kurumları, değerleri, bireyleri beğenmeme de bununla doğru orantılı çalışmaktadır diyebiliriz. Çünkü bu saydığımız formlar da kişisel yetilerle, birtakım ideolojik saplantılarla kısacası değer yargılarıyla üretilmiştir. Bu açıdan tarihseldirler. Bunları beğenmeme aşaması olarak “2.aşama” polemikle sonuçlanır.- ancak ilk aşama fikirsel aşamadır.
Dil sorununa gelecek olursak cömert olan dil tüm imkânlarını bize bütün güzelliğiyle, zarafetiyle sunar. Etkileme, inandırma, ifade etme, güçlü kılma gibi yan sanatları beraberinde bize bahşeder. Bu arada dil bizim şahsi savunularımıza hayat verir ki zaten dilin en önemli ama bir o kadar da basit işlevi de budur: ”Soyutlamaları bu dünyaya taşır.” Yazının havadaki görüntüsüdür; yazının ayaklarını yere bastıran ona hayat veren dil ve onun imkanlarıdır.” Dil: bütün kavrayışlarımızın, tanımlarımızın, kurguların, yargıların, tasarımların ve bu tarzdaki içsel şeylere hayat vererek onu yanı başımızda fikir savaşımına sokar, bu hiçte küçümsenmeyecek hatta devasa olan bir yetenektir. ”Yetenektir çünkü herkes konuşur fakat herkes dili etkileyici şekilde kullanamaz.
Dil her şeyi harekete geçirir, zenginleştirir, akli yapma gibi bir yapıcılığı vardır. Kelimelerini bir asker gibi kullanarak, cümle gibi bir silahla toplu tüfekli bir ordudur, aklın ordusudur, aracıdır. Asıl sanat: Kitlelere yanıldığın halde bunu kabul ettirebilme yeteneğidir, yetisidir.
Dünyayı şekillendiren düşünsel dizaynlara bakacak olursak karşımıza önemli bir enstrüman olan “dile hâkim olma” yeteneği çıkmaktadır. Bir diğer adıyla retoriği yani hitabeti iyi kullanma sanatı… (Lenin, Hitler, Mussolini, Castro, Stalin vb…)
Can Murat Demir
17.7.2006