Ana SayfaÇ(alıntı)Yaşama Felsefesi "Önsöz"

Yaşama Felsefesi “Önsöz”

Yaşama Felsefesi, somut soyut tüm boyutlarıyla insan ya­şamının içine dağ yarıklarından iner gibi inmektir.
İnsan yaşar. Bitkiler, hayvanlarsa yalnızca canlıdır.
İnsan niçin, neye göre, nasıl yaşadığını araştıran bir var­lıktır.
Bir bakıma herkes yaşama-filozofudur. Her insan­ yaşaması ayık uyur, bilinçli bilinçsiz. iyi kötü – yaşama so­rularına, hiç olmazsa bir bölümüyle, insanın kendisinin verdiği bir yanıttır.
Susulan yerde felsefe barınmaz.
Hazır felsefe sevenlerin ne kendilerini ne de felsefeyi sev­dikleri söylenebilir.
Sorusuz sorgusuz herkesin sevdiği bir felsefeyi benimse­yen: ya düşünme tembeli, ya düşünme korkağı, ya düşünme emeklisidir.
Yaşanmamış felsefeden yaşama-felsefesi olmaz. Felsefeyi sevmek, felsefe yapmakla kuru laf olmaktan çı­kar. Felsefeyi sevmediğini söyleyen bile felsefe yapıyorsa bir bakıma felsefeyi seviyor demektir.
Dört yana sözüm ona bilgelikler savurmak başka şey, eli ayağı düzgün bir yaşama-felsefesi ortaya koymak başka şey.
Felsefeyi sevmek felsefeyle var olmaktır. Felsefeyle var olmak içinse felsefede yok olmak gerekir. Düşündüğünü düşünmediğini, yaptığını yapmadığını apa­çık bilerek, kıyıbucağın hesabını vererek gerçekleştirmektir felsefe. Aynı şey yaşamak, eylemek, insan-olmak için de ge­çerlidir. Bu yönden bakınca özel bir uğraş, öbür uzmanlıklar türünden bir uzmanlık değildir felsefe.
Kendi yaptığı maymuncukla tüm güçlük kapılarını zor­layan filozof, giderek maymuncuğu kullanabilmek için ge­reksiz kilit yapımına geçer.
Yalnızca kafaya değil tüm insana yan tutmazlıkla seslenen filozof, çoğun uzandır, bilgindir, hekimdir, dosttur da.
Bir filozofu, belki de en iyi, kendine yasakladığı sorularla tanımlayabiliriz.
Yaşama bir oyunsa, filozoflarla bilginler bu oyunun ku­rallarını koyan ya da arayıp bulan kişilerdir, – ne yazık ki çok kez oyun dışı kalırlar.
En büyük bilgisizlik, bilgili bilgisizliktir.
En büyük bilgi, bilgi diye bilinenlerden başka bilgilerin de olduğunu bilmektir.
Felsefe bilginleri ile felsefe bilenleri birbirine ka­rıştırmamak gerekir.
Kendi felsefesini aramayan, felsefeyi sevdiğini söylemeye kalkışmasın. “Herkes yeni bir felsefe bulamaz ki; olanla ye­tinmek gerek” diyense, hem kendisini hem başkalarını kandırır.
Kendin ortaya koymamış da olsan, kendi felsefeni iç­tenlikle yoğurup özümsemen gerek.
Felsefe–türkü bir bakıma; yarım ağızla söylendikçe ne kulağı, ne gönlü, ne kafayı doyurur.
Başka alanlarda olduğu gibi felsefe de en iyi öğretici daha çok çalışma hevesi uyandıran öğreticidir.
Filozof, akılla gidilebilen yere akılla girmeli; akılla gi­dilemeyen yere akılla gitmeye kalkışmamalıdır.
Yaşama-felsefesinde büyük sorunların çoğalmasını is­temeyen, küçük sorunları savsaklamak alışkanlığından vaz­geçmelidir. Yaşamaya ilişkin bilgilerden pek çoğunun tutunup benim­senmesi, içten denenip gerçekten yaşanmasına bağlıdır. Bu tür bilgilerin çilesini çekmeyen değerini anlayamaz.
Felsefe-bilinciyle birlikte bir bakıma yeni bir yaşamaya ayıtır insan. Bazı şeyleri yeniden anlar, bulur, öğrenir: tat, alışkanlık, – ölüm.
Yaşamanın okulu yok. Ya “okullar”, ilkinden yükseğine? Olsa olsa hepsi de hazırlık okulu.
Yaşama-felsefesinde en yakıcı soru, gerçekten çözmek is­teyip de çözemediğimiz sorudur. Böylesi bir soruyu çöze­neyse, (azılı düşmanımız bile olsa) dört elle sarılmamız ge­rekir ona. Düşmanım çözdü diye benimseyip yararlanmadı­ğım çözüm- sağduyumu yitirmedimse- o çözüme ilişkin sorunun benim için önemsiz olduğunu kanıtlar.
Doğru değil ama şimdiye dek denenmiş biçimleriyle ola ki felsefenin işi bitiktir. – Denenmemişleriyle durum ne, peki?

Nermi Uygur
Yaşama Felsefesi [Denemeler]
Kabalcı Yayınevi Mart 1993

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

buraya bak