Özgürlüğe doğru ilerliyorum; ancak bu sürecin kolay olduğunu söylemek güç. Yoğun emek ve zaman gerektiren, sancılı ve acı dolu bir dönem sona ermek üzere. Yaşanan zorluklara rağmen, önemli olan sorgulama yetisini kaybetmemekti. Her ne kadar süreç yavaş ilerlemiş olsa da, nihayetinde taşlar yerine oturmaya başladı.
Saflık arayışı, bilgiye ulaşma çabasıyla eşdeğer bir arayıştır. Bilginin peşinde durmaksızın ilerlemek, yetinmemek ve sürekli yenilenmekle mümkündür. Zihnimdeki düşünceler süzgeçten geçtikçe geriye kalanlar, en saf ve bana ait olan unsurlar oluyor. Bir ırmakta iki kez yıkanılmaz; değişim süreklidir, evrenin ve onun köklerinde bu değişim yatar. Bu üstünlük duygusu, az sayıda insan tarafından anlaşılmış olup, bu da onu değerli kılmaktadır. Beklediğim şey özgürlüktü.
Artık değişim, kimliğimin bir parçası haline geldi. Bu, bir düşünme arzusu gibi; değişmek için düşünmek, yaratmak ve düşünmek için değişmektir. İdeal saçmalıklar, parti demagojisi, lider prototipleri vb. unsurlar sadece birer araç olmalıydı. İkinci değişim ise araç olmaktan çıkarak amaca giden bir yol, ya da bir yolculuk olarak tanımlanabilir; özgürlüğe adım adım yaklaşmak, aklın basamaklarında duraklamamaktır.
Aklım son Rönesans’ını yaşarken, doğal olarak korku ve tedirginlik gibi duygular da ortaya çıkmaktadır. Ancak, bu duygular sadece birer araç olup, artık birer tehlike olmaktan çıkarılmışlardır. Ölüm ve sonrası da oldukça önemlidir; çünkü yaşam, bu unsurları içinde barındırır. Yaşamak, boşluğa gebe kalmak ve çoğu zaman bir hiç uğruna çabalamaktır. Ancak bir hiç olarak ölmeyeceğim.
Özgürlük, yerinde saymamak ve ancak bir amaç olarak içselleştirilmelidir.
Can Murat Demir