Öğrencilerimi söylembilime başlattığım her yıl merak ederdim: Çok tanrılı döneme nasıl bakıyorlar? Bir zamanlar insan biçiminde, fakat insanüstü güçleri olan tanrıların varlığına inanılması çok şaşırtıcı mı geliyor onlara? Tanrıların ve kahramanların usdışı etkinliklerini gülerek mi karşılıyorlar?
Ve onlara sorardım, sizin buna benzer inançlarınız yok mu diye, önce yok derler, sonra yavaş yavaş çıkar ortaya tümünde, o eski inançların benzerleri. Çünkü insanlık mitoslar dönemini hiçbir zaman gerçekten aşamamıştır. O usdışı tanrılar ve kahramanlar kılık değiştirerek, tek tanrılı dinlere girmiş, adetlerimize, ilişkilerimize sinmiştir. Ama mitosların egemen olduğu en güçlü dönem sanırım ki, günümüzde yaşıyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bilim saygısının en yüksek dönemini yaşıyoruz bir bakıma. Belki de buna bilim aptallığı demek daha doğru olur. Her şeyi bilimden bekliyoruz. Her sorunumuzu bilim adamlarının çözümleyeceğini sanıyoruz, sanatı, edebiyatı bile onların doğrulamasını istiyoruz. Oysa, yoktur böyle bir bilim adamı. Olanı, “Aman bizim bulduklarımıza saltık diye bakmayın, aman sanattan ve edebiyattan başkasına inanmayın” diye yalvaran, bilimin yanlış kanılara, yeni mitoslara yol açmasından korkan bir araştırıcı. (1)
(1) “Yeni Tanrılar“, Cumhuriyet, 9.2.1973, (Yeni Tanrılar, 1996, s.7)
Melih Cevdet Anday