Tartışmada, karşıdakine haklılığını ya da onun yanlışlığını ispatlamak oldukça zordur. Bunu başarabilmek için onun seviyesine inmek -ki bu çoğu zaman imkansızdır- gerekir. Ya da onu kendi seviyenize çıkarmak ki bu daha da imkansızdır. Bu kısır tartışmalarda konunun pek önemi yoktur. Çünkü bu kavgalardan hiçbir zaman bilgi çıkmaz. Bu polemikler yüksek ruha sadece ilham verir. Bunu araç olarak kullanmayı bilen sadece O’ dur. Bu araç onun hayatının önemli bir safhasını oluşturur. Klasik tartışmalar adını verdiğimiz bu kısır döngünün tek iyi yanı sanata hizmet etmesidir.
İnançlı olmanın ya da inançlı olmamanın doğru olup olmadığına kim karar verecek? Ya da böyle bir makam var mı? Varsa bu hakkı nereden aldı-lar? Cennet – cehennem nerededir? Bu hayat kime hizmet etmektedir?
Dinin veya bilimin bakış açısına sahip insanlar aynı tavra sahiptirler… Aynı körlük ve aynı sabit fikir… Onlar taptıklarına göz kulak olmayı severler ki taptıkları itibariyle her iki insan modeli de aynı öze sahiptir, bir diğer ifadeyle her iki insan da aynı şeye hizmet eder!.. Bu bir lanet gibidir!
Hepimizin zihninde bir yerlerde tanrı fikri yatar. Ama aynı zamanda tanrı olma fikri de… Bu çelişki dünyanın en güzel savaşıdır. Bu çelişki sanatı doğurandır. Eğer tanrı zihnimizde olmasaydı bu kadar ondan bahseder miydik? Belki de sanatı doğurduğu için tanrıya teşekkür etmeliyiz ne dersiniz? Safsata değil bunlar… Kehanet hiç değil… Kendi dehasına tapan özgür bir insanın çığlığı. Bir karşı çıkış, bir ölümcül şüphe, bir patlama, bir zora sokmanın tarihi
İyi – güzel ayrımı, pratik – estetik ayırımında saklıdır… Pratik, daha çok güncel hayatı simgelerken, estetikse sanatsal bir dehayı açıkılığa kavuşturur. İşte bu ayrımdan yola çıkarak gözden kaçan bir nüansa kavuşuruz.
Tarih, basit insanların değil güçlü ve zorba hükümdarların işidir. Bu ahlakla ilintili çalışır. Bu savaş çığırtkanlığıdır. Tarih, birbirini yenenlerin ve süründürenlerin kavgasıdır. Son derece farklı bir çabayı simgeler. Sürüyü yöneten çobandır anlayışı… Tarihi yaratan işte bu insan formudur. O sadece aç bir kuduzdur…
Hangisine göre yaşamak? Akıl? İnanç? İnanç tanrıya yöneliş olarak bir teslimiyeti çağrıştırıyor. Sorgudan uzaklaşan fazilet gibi…
Can Murat Demir