Kâğıdı kalemi boşuna yorma! Eğer onlar isterse yazabilirsin. Ama boşuna bekleme, çok nazlıdırlar, birazcık ta asi. Kendileri isterse gelirler ve istedikleri zamanda giderler. Ama geldiklerinde sakın kaçırma onları sımsıkı tut. Bazen çok bekletirler. Çünkü yazabilmen onların insafındadır…
Kelem kağıtla haşır neşir olanlar iyi bilir neden bahsettiğimi, kısaca biz ilham perisi deriz onlara. Yâ da ilham-tayfası… Çok inatçı, bazen cimri, bazen cömert ve bir o kadarda çekingen olan ilham perilerinden bahsedeceğiz bu yazıda…
Bazen boşuna bekler yazar ilhamını. Çünkü onlar kendince gelmelidirler, türlü hengamelerden, çapraşık, acı dolu… Bu en doğalıdır; tabii ki aynı zamanda en lezzetlisi. Ama yazarda haklı olarak sabırsızdır, hak vermeliyiz ki kâğıdın kalemin başına geçince yazmak isteriz. O boşluğu mürekkeple kelimelerle buluşturmak için can atarızi Ama bahsedilen ilham perileri sürekli şakalar yapar, bu iştahı böler, aksatır, yavaşlatır. Ne hazindir ki yazarın istediği bu değildir. Ama gelin görün ki bu sancılı süreç kesinlikle tüm yazarların kronik sorunudur:
Biz buna kısaca (ilham perilerinin izin verdiği ölçüde) yazma serüveni diyoruz.
Soylu bir ritüeli andırmakla birlikte, bir ayrıcalıktır yazma tutkusu özellikle perileri bekleyiş aşaması sancılıdır. Ne dersiniz belki de onlarda farkındadır bu kadar biricik olduklarının, vazgeçilemez olduklarının. Bunu en iyi yazara acı çektirerek sergilerler ve ispat ederler. Bu yazara karşı girişilen en kurnazca suikast girişimidir sanki.
Bu hınzırlıkları yaparken özgürdürler. Ama tüm bu oyunlar, kandırmacalar her ne olursa olsun yazar için vazgeçilemez bir seramoni gibidir. Çok özel bir ilişkidir. Çünkü bu aynı zamanda birbirine garip şekilde bağlanan farklı dünyalardan iki yaratığın serüvenidir, etkileşimidir. Bunun adı yazma serüvenidir. Sanki yazar bu hikâyede muhtaç olduğu perilere rağmen bir külkedisini canlandırır. Bir bekleyiştir bu serüven, ümitlerle bezenmiş uzun veya kısa bir bekleyiş.
Can Murat Demir