Ruhun reaksiyonunu hatırla. Daha açık bir ifadeyle, ahlakla erdemin orgazmını… Bunu yaşadığımızı biliyorum. Çünkü sıradan bir ilişki değil bu. Çünkü hayat bir yalandandan ibaret… Aşksa sadece karanlık bir bilmece… Ne dersin; şimdi hazır mıyız ruhlarımızı şeytana satmaya? Elimizde ne kaldı? Haydi söyle!
Yazmak, zehri boşaltmaktır. Haz ve arzuların sevişmesinden doğan bir çocuk gibidir. Acıyla yoğrularak ruhu ışığa kavuşturur. Seni biraz daha adam yapar. Seni sana aşık kılar, işte hayatın üstesinden gelmek buna denir.
Müzik, baştan çıkarıcı duyguların yatağıdır. Onun cazibesi sihirli lambanın içindeki cine benzer. O sizi kendinize döndürür, sizi size emanet eder ve sizi kendinizle tekrar tekrar buluşturur. Bunu yaparken yan etki olarak sizi de içine alır ve kendisiyle uçmanıza izin verir. O, gönüllü sarhoşluktur ve en sağlıklı uyuşturuculardandır. Bu yüzden bizimledir. Doğanın estetik bir taklidi gibi yanıbaşımızdadır. O hep varolmuştur ve ruhumuzun en sıcak ve en güvenli kaçışıdır. Aşktan sonra 2. en iyi seri katildir. Yoketmeye meyillidir.
Ben bunları yazarken zaman ruhunu çoktan teslim etti. Bunu toprağın bitmek tükenmek bilmeyen çığlığında göklerin duasında hissedebiliyorum. Duyumsadığım ise sadece acı… Tıpkı kokladığım gerçekler gibi. Mevsimden mevsime giren ruhumun en tepe noktasında bir azizenin saçlarına tırmanıyorum; evet en büyük kendinden geçişin merasimi bu. Bir cenaze… Bir ağıt… Bir kadın… Bir günah…
Dünya nedir sorusuna cevaben düşündüğümde aklıma ilk gelen cümle: O, bir fikir savaşımıdır başka bir şey değil. Dünya insan nesli için yaratılmamıştır. O sadece kürelerden biridir ve rabbine hizmet etmektedir.
Peki dokunulamayanlar… Onları gözardı etmedik mi? Neden dokunulmayan, korkulan alana ait bir fikrimiz yok? Neden ruhsallığımızı yitirdik? Bilginin kaynağını sorgulamak ne kadar günahtır? Bir hayaletin şiir yazması mümkün müdür? Hayır değildir? Hayalet asılı kalmış bir acıdan başka bir şey değildir. Ölüler her yerde gezerken onların seyahatine katılmaktan korkmayın! Onlar soğuk görünür ama bilgilerinin sıcağı ruhunuzu ısıtmaya yeter.
Yeryüzünden medet umanları yeraltına çağırıyorum: Silkinin ve atın üstünüzden canlı toprağını!
Güneşin terkettiği nemli bir coğrafyadır insan bedeni. Bu yüzden kanla yazmalı insan. Gökyüzünü terketttiğimizden beri ne kadar da yalnızız baksanıza. Peki neden bu kadar yoksunuz? Çünkü kanın ve onurun bekçilğini şeytana devrettik. Bırakalım tanrı işini yapsın, bırakalım hayat yürüsün. Her yanımızdan akan ahlak buzullarından tutunmaya çalışan insan artık ölmüştür.
Can Murat Demir