gece ki, uyandığı uykusuyla kapımda,
beden uyusa ne çare?
görmeye yetenekli gözler,
Işığın karşısında yitirir lütfunu
açık dursalar ne çare?
duydukların ile şekil bulan sözler
yer etse dillere
sen bilmedikçe
söylesen ne çare?
adımlasan diyarları, görülse yürekleri
izin kalmamış yüreklere
uğrasan ne çare?
ilişsen bir rüzgar semahına
dönsen iklimler boyu
hangi bütüne parçasın
bilememiş isen ne çare?
rüzgar tene değmedikçe
fırtınalar kopsa, kasırgalar olsa ne çare?
her çizginin , izin sessiz çığlığı
durmayan dünyanın, yansıyan alemi
aynada görülenin gerçek sahibi
ruh , alıp başını gider de
geri dönmez ise, ne çare?
can, cevherini bilmez ise
ruh için oluşan madde
ölümden uzak olsa ne çare?
gönül kendini arar durur,
vakti geldiğinde
tanımaz ise ne çare?
sözüm sanadır ey dost!
dışarıdan kapatacağın kapıyı
açsan ne çare?…
Serdar Bayraktar