Boşlukta Gölgeler

gözler çaresiz açıldı, kimisine aydınlık kimisine karanlık.
yine de adı yüzyıllardır uyanıştı…

söz söylemek içindi tutulan nefesler, haykırışlara yetmedi!
gün aydınlığında da, karanlığında da bir garip buğu kaplamıştı her yanı.
dikkat edilmese de, fark ediliyordu gölgenin kanatları…

gün aslında ilk andan beri griydi.
etrafa çalınan renkler, yansımalar, ışıltılar gri…
ve buğu bile gizleyemez görülmesi gerekeni.

tüm bu telaşede korkusuz, boşlukta gölge.
ne yandan bakılsa görülecek bir meydan içinde.
tek bir kıpırdanışı yeterdi buğunun dağılmasına
gün grisi giymiş bedenlerin korkusuz yaşamasına…

yaşama, arzusuyla tutunmak kolay olmuyordu her kalp atımında.

nice mekanlar, topraklar, arşın arşın gökyüzü
nice yüzler, yüzlerde gözler
gözlerde yürekler ve düşler…

hangi ütopyanın günaydınıydı merhabaya sebep?
ilk adımı atarken, inanç yoksulluğundan bihaber.
dokunuşu hayal etmek, tarif etmeye çalışmak tadılmamış bir lezzeti…
ve biliriz ki;
gölgenin sahibi, peşinde ister varettiğini…

zamanın seslerinden kurtulup, ataların baktığı gözlerle
gördüğü yüreklerle,
tüm sadeliği, eşsiz ilk renkleriyle
tarifsiz hazları, nimetleriyle
gözde bir damla yaş, yüzde huzurlu tebessümüyle
el değmemiş ilk rüzgarların kendi esintileriyle
tarif edilmeye çalışılsa hayat;
ilk adı yine ölüm olacak!
ne gariptir ki, duyduğun hiçbir ses
anladığındaki mana kadar büyük olmayacak.

yeni bir hayata göz açılırken
daha ilk nefesi alınmamışken,
buradaki adının ölüm olmadı ne tuhaf!

bir dirilişe ölüm denilirse;
yaşayan hayatlar,
yitirirler umutlarını…

işte sırf bu yüzden kalabalık her yer, fikirler, gönüller..
günün grisinde alınan nefesler soğuk,
sığınılacak tüm gönüller çaresiz.
işte sırf bu yüzden dile gelir,
boşluktaki gölgeler…

Serdar Bayraktar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

buraya bak