Ruhlarımızın alacakaranlığına… “O” na…
İliklerimi yakan bilginin yoldaşlığında seni aramak bile güzel. Gönüllü olarak, karanlıklara dalan ruhumu vaftiz etmeni istiyorum. Elindeki asa ile yıldızların yolunu göster bana! Tanrıya benzet beni! Tut ellerimden, sabah yıldızının kör edici gölgesinde… Seviş benimle! Bütün çocuklarımız sana benzesin, kendimize ait bir gökyüzü ve verimli topraklarımız olsun. Hiç bir esarete izin verme, tut ellerimden! Aşkın bitmez tükenmez sularından içir, kana kana ölümü yaşayalım!
Tanrı olmamı sağla! Mabedimiz bedenlerimiz olsun, dokunulmamış, tadılmamış olanı birlikte keşfedelim.
Zihnimi sana emanet ettim biliyorsun. Sadık bir müridin olarak şeytanın ıslak yalanlarından bıkmıştım. En yüce bilgeliğin, saf benliğimle buluşmasına ramak kala, senin bilginle donat beni! Sadakatin, fedakarlıktan yoksun bunu biliyorum ama yine de doğal kötülüğün içinde yüzmek istiyorum! Buna izin ver! Tut ellerimden! Yaşat beni! Akışkan tenimi yeniden doğur, çünkü nicedir açım! Nicedir yoksunum ışığından…
Dindir acımı!
Doyumsuzluğumun kaynağı senin doğurgan varlığındır! Kül rengi coğrafyanda ilerlememe izin ver, bırak kararsın güneş, sonsuz birleşmelerimizde…
Işığa inananlar size sesleniyorum: Bu dünya, yumruklaşmış, gri bir acılar manzumesidir.
Can Murat Demir
teşekkürler Özlem Hanım, felsefehayat zamanla daha da büyüyecektir sizlerin sayesinde şu an gayet iyi gidiyoruz
aaa..Sahane olmuş,very tempting really..Çookk sanatsal ve ulvii olmuş..kıskandım.çok özgun ve başarılı..daha ses getirmeli ama nıye çok populer olamıyor dergi?
bu nasıl bir ruh halidir