Dışarıda yağmur yağıyor ama umurumda değil… (Ne güzel bir cümle değil mi!)
“Ebedi hayata ilk adım olarak ölmen gerekiyor…”
Hayatı acıtmak, hayatın bekaretini almakla aynı şey. Oldukça zor ama çok zevkli bir eylem. Tıpkı adam olmak gibi, ya da kavga etmek…
“İnsan midesi bulanmadan 2 lt kanı yutabilir”
Evet, insan her şeyi yapabilir. Maddi zevkleri terk edip saflığa adım atabilir. Bir apartman dairesinden taşınıp, kimsenin kalmadığı izbe bir viranede oturmayı tercih edilebilir. Kısaca moderniteye küfredip, özel mülkiyeti reddedebilir.
Aslında insanın hayat denilen atlı-karıncadan inmesi hiçte zor değil…
Zamansız bir aydınlanma yaşıyor insanlık. Acıyı hissediyor! Her şeyini kaybettikten sonra özgür olmak budur işte. Tek dileğim şu: Bir erkek gibi, yani yaşarken fakir, ölürken zengin olmak istiyorum.
“En büyük buhranımız hayatlarımız”
Ne olmak istiyorsan onu ol, gerisi yalandır. Sana ait değildir. Yine de bir şeylere dokunmak güzel. Çünkü dokunmak çoğu kez hissetmektir.
“Çürüyen organik maddeler teoremi”
Bu metni yazmamın tek nedeni var: Güzel olan bir şeyi yok etmek… Bu yüzden bırak ne olacaksa olsun, kontrol etmeye kalkma hayatını! Ölümcül soru ise şu: Çoklu kişiliğin zevk veren şizofrenisi dejavuyla sevişirse ne olur? Bunun matematikteki karşılığı nedir? Aslını sorarsanız bunun cevabını biliyorum… Ritmleri saymak güzeldir ama hayat gibi bir fahişeyi dizginlemek… Sanmıyorum, zor bir sanat!
“Altımızdaki yüz doksan bir kattan birinde Kaos Projesinin Yıkım Ekibindeki uzay maymunları, tarihin her bir kırıntısını parçalayarak, yabanileşiyorlar.”
Şu ana kadar yazdıklarımda hep saf olan bir dünya aradım, bazen filmlerde bile… Ama anladım ki rehbersiz bir yolculuktur hayat ve aynı hayat size hiç fırsat vermeden rehberlikte yapabilir. Bu bir ironi mi değil mi siz çözün, bu beni ilgilendirmiyor artık. (Bu da güzel bir cümle oldu)
Dipses: Yazdıklarımla rehber olmak istedim, tabii bunu arzulayanlara, bu hayatta asla dilenci olmadım, belki de tavrımın sertliği bu yüzdendir. Bilemem ki…
Dışarıda yağmur yağıyor ama umurumda değil… Çünkü adım gibi eminim, o da beni umursamıyor…
Tırnak (“) içindeki alıntılar Fight Club senaryosundan alınmıştır.
Can Murat Demir
“Çürüyen organik maddeler teoremi” bu konuyu biraz açar mısın ???
bu aslında bir metafor, yanılmıyorsam fc’den bir replik, bence bu cümlenin altında yanıltmaca ve dalga geçmenin eğlencesi var, çürüyen insandır, her şeyi yaratan, kendisine bu dünyayı cehennem eden organik madde aslında yine atıl halde bulunan insandır ve çürümek için yine kendisine ihtiyacı vardır
Yok edici bir Tanrı ve kaotik bir ruh…Etkileyici bir analiz!
Anlıyorum,yazınızı büyük bir dikkatle okudum.Belki bu çılgınca bir merak ama yinede büyük bir cevap arayışı içerisine sokuyor beni.
Bir senaryonuz var diyelim;sisteme karşı gelmek için bir X Projeniz olsaydı, nasıl olurdu?
Sistemi eleştirmek ya da değiştirmek için daha önceki akımlardan farklı bir protesto/zincirleme eylem planlanabilir mi?
Tabiiki bu mümkün… Bu sitede yazdıklarım hep bu kaygıyla yazıldı, ben yeni bir insandan bahsediyorum, düşman ve yok edici bir tanrıdan… Bu yüzden bu senaryo bence kaotik bir ruhu müjdeliyor ve anarşizmle ilintili, sonuç olarak yepyeni bir insan ve yepyeni bir ahlâk… Sizce hangi ideoloji icgudulere dayanan bir ahlaki ister?
Fight Club, diğer yazılı ve görsel eserlerden kendini sıyırabiliyor.Dikkat edilirse, önceleri bireysel aydınlanma ile başlayan süreç daha sonra yerini sisteme karşı yürütülen harekete bırakıyor.Aslında diğer hiçbir filmde göremeyeceğimiz bir felsefe yaratılıyor.Merak ediyorum acaba sistem-düzen karşıtı farklı bir düşünce akımı yaratılabilir mi?
Ben bu filmde bireyci anarşizmle birlikte harika kurgulanmış bir postmodern yıkıcılık görüyorum, zaten bu tarafı hoşuma gittiği için bu yazıyı kaleme aldım…
‘Sahip olduğun şeyler en sonunda sana sahip olur.’
Dikkat etmek lazım. Fikirler, düşünceler, duygular dizginlenemez bir hızla küçücük nöronlarımızın arasında adeta fink atıyorlar. Karşı konulamaz isteklerimizi nefis denen şeyi kontrol edebileceğimizi sanarak durdurabildiğimizi sanıyoruz. Oysa hayat bir pergel gibidir; ortası kader, çizdiğinse seçimlerin. Genişliğini, kalemini sen belirlersin. Umalım ki pergel güzel olsun..
ustad ilk defa sade yaziyorsun ,okuyunca konustuklarini duyar gibi oluyor insan ,buyuk demirden yapilan elektrik direginin yanindan selamlarimla…
evet biraz farklı üslupta yazdım bu kez… sen de yaz yolla bir şeyler, aşk şehrindesin şiir olayına dal bence…
bu arada paris’e selamlar :)
Şu yazıda okunabilir. Farklı bir bakış açısı.
http://www.islamicinsights.com/entertainment/movies/fight-club-the-struggle-within.html
teşekkürler Serhat… seni buralarda görmek güzel